Avrupa'nın ekonomik gündemi yine hareketli! Eurostat'ın dün açıkladığı o son veriler, aslında hepimizin içten içe hissettiği bir gerçeği gözler önüne serdi. Avro Bölgesi'ndeki kamu borcu -inanması güç ama- yüzde 88,6'ya kadar tırmanmış durumda. Bu, pandemi öncesi dönemleri bile geride bırakan oldukça kaygı verici bir oran.
Peki ne demek bu rakamlar? Şöyle açıklayayım: Avro Bölgesi'ndeki 20 ülkenin toplam borç stoku, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) neredeyse yüzde 90'ını aşmış vaziyette. Yani ekonomilerinin ürettiği neredeyse her şey borçlarını ödemeye yetmiyor. Üstelik bu, geçen yılın aynı dönemine göre de artış anlamına geliyor - tam 0,6 puanlık bir sıçrama!
Borç Batağında Yüzen Ülkeler
Durumun vahametini anlamak için Yunanistan'a bakmak yeterli aslında. Yüzde 166,5'lik borç oranıyla listenin başında yer alıyor. Onu yüzde 144,7 ile İtalya, yüzde 113,9 ile Fransa ve yüzde 111,8 ile İspanya takip ediyor. Portekiz ise yüzde 100,7'lik oranla hâlâ tehlikeli bölgede seyrediyor.
İşin ilginç yanı şu: Ekonomiler toparlanıyor ama borçlar azalmıyor. Sanki bir kısır döngü içindeyiz gibi. Faiz oranlarındaki artış, enflasyon baskısı derken borç yükü daha da ağırlaşıyor adeta.
Peki Ya Diğer Tarafta Kimler Var?
Estonya yüzde 19,6'lık borç oranıyla en düşük seviyeye sahip. Onu Bulgaristan ve Lüksemburg izliyor. Bu ülkelerin borç disiplinindeki başarısı, aslında imkansız olmadığını gösteriyor bize.
Avrupa Merkez Bankası'nın son faiz artırım kararı ise tam da bu noktada devreye giriyor. Borçlanma maliyetleri artarken, yüksek borçlu ülkeler için gelecek dönem daha da zorlu geçebilir. Özellikle İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler için riskler katlanıyor.
Kısacası, Avrupa ekonomisinin borçla imtihanı bitmek bilmiyor. Rakamlar ortada - iyimser olmak için pek neden yok gibi görünüyor. Önümüzdeki dönemde bu borç yükünü nasıl hafifleteceklerini hep birlikte göreceğiz.
