Pandemi sonrası dünya ekonomisinde yaşanan zorluklar, Türk iş dünyasını yeni pazarlar aramaya yöneltti. Tedarik zincirlerindeki aksamalar, gümrük sorunları ve politika değişiklikleri, üretim ve ihracat süreçlerini doğrudan etkilerken, Türk iş insanları sürdürülebilir büyüme için Afrika kıtasına odaklandı.
Afrika: Türkiye İçin Stratejik Pazar
Ali Başyazıcıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Tamer Başyazıcıoğlu, Türkiye'nin üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve girişimci iş dünyasıyla yatırımcılar için güvenli bir liman olduğunu belirtti. Ancak ihracatta kalıcı başarı için yeni pazarlara açılmanın zorunlu olduğunu vurgulayan Başyazıcıoğlu, Afrika kıtasının sadece ticaret değil, aynı zamanda uzun vadeli ortaklıklar için de büyük fırsatlar barındırdığını ifade etti.
2000'li yılların başından itibaren Türkiye ile Afrika arasındaki ticari ilişkilerin istikrarlı şekilde arttığını kaydeden Başyazıcıoğlu, "Afrika ile her gün daha da ileriye giden bir ilişkimiz var. Ortak tarihimizden beslenen ilişkilerimiz, açılan elçilikler, Türk Hava Yolları'nın artan sefer sayısı ve yapılan ikili anlaşmalar sayesinde diplomatik iş birliğimiz en üst seviyeye taşındı" dedi.
200 Milyar Dolarlık Altyapı Fırsatı
Türkiye Müteahhitler Birliği'nin verilerine göre, Afrika'da her yıl yaklaşık 200 milyar dolar değerinde altyapı yatırımı ihtiyacı bulunuyor. Enerji, gıda, otelcilik ve inşaat sektöründe faaliyet gösterdiklerini belirten Başyazıcıoğlu, kıtada farklı projeler için fırsatları değerlendirdiklerini açıkladı.
Başyazıcıoğlu, Türk müteahhitlerin Afrika'daki iş hacminin önümüzdeki dönemde hızla yükseleceğini öngörerek, Eximbank'ın sermayesinin artırılması ve farklı ülkelerin Eximbank'larıyla yapılan anlaşmalar sayesinde yüklenici firmaların finansmana erişiminin kolaylaştığını vurguladı. Teminat mektubu konusunda da farklı çalışmalar yürütüldüğünü ekledi.
Üretim Yatırımları ve İş Birliği Potansiyeli
İnşaat sektörünün yanı sıra Afrika kıtasında üretim alanında da Türk şirketleri önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Ağır sanayiden tekstile, hızlı tüketim mallarından perakendeye kadar farklı sektörlerde milyarlarca dolarlık yatırımlar hayata geçirildi.
Başyazıcıoğlu, Afrika ülkelerinin hammadde açısından zengin bölgeler olduğuna dikkat çekerek, "Sömürgeci şirketlerden kurtulup sahip oldukları madenleri millileştirme yolunda attıkları adımlar artıyor. Emtia fiyatlarının geldiği seviye ortada. Afrika'da çok sayıda ülke Türkiye ile savunma sanayi iş birliği anlaşması imzalıyor" ifadelerini kullandı.
Güvenlik anlamında daha net bir tablo çizen kıtada, hızla artan genç nüfus ile Türkiye gibi sanayileşmede tecrübeli bir ülkenin iş birliği sağlanabilirse, 2030'lu yıllarda Türkiye - Afrika ortaklığının büyüme ve değer oluşturma açısından dönüm noktası olabileceğini belirtti.
Türk Finans Kurumlarına Çağrı
Başyazıcıoğlu, Türk finans kurumlarının Afrika'da daha cesur adımlar atması gerektiğini vurguladı. Afrika kıtasında tam ölçekli faaliyet gösteren bir Türk bankası bulunmadığını, işlerin çoğunlukla temsilcilik düzeyinde yürütüldüğünü kaydetti.
"Oysa Fransız bankaları 25 ülkede, İngiliz bankaları ise 12 ülkede aktif olarak faaliyet gösteriyor. Türk bankalarının da Afrika'da daha etkin olması, hem ikili ekonomik ilişkilere hem de ülkemizin dış ticaretine önemli katkı sağlayacaktır" diyerek finans sektörünün kıtada daha güçlü bir şekilde var olması gerektiğinin altını çizdi.