
Dünya ekonomisinin inişli çıkışlı seyrinde Türkiye, adeta bir fırtına gibi esmeye hazırlanıyor. İhracat denince akla gelen isimlerden biri olan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, kelimenin tam anlamıyla bombalar patlattı. Duyduklarımıza göre, önümüzdeki üç yıl içinde ihracat gelirlerini tam beş katına çıkarmak gibi iddialı bir hedefleri var. Evet, yanlış duymadınız – beş kat!
Peki bu devasa büyüme nasıl sağlanacak? Eskinazi'ye kulak verirsek, olay sadece para kazanmaktan ibaret değil. Asıl mesele, katma değeri yüksek ürünlere odaklanmak ve ülke olarak markalaşmak. Yani ham madde satmaktan öte, 'aranan ürün' haline gelmek.
Dijital Dönüşüm ve İnovasyon: Büyümenin Anahtarı
İşin sırrı, teknolojiyi ve inovasyonu merkeze koymakta yatıyor. Artık geleneksel yöntemlerle yola devam etmek mümkün değil. Dijitalleşme, yapay zeka, otomasyon – bunlar artık lüks değil, zorunluluk. Eskinazi'nin de dediği gibi, "Dünya değişiyor, biz de değişmeliyiz."
İş dünyasının bu dönüşüme ayak uydurması için eğitim ve danışmanlık hizmetleri de son derece kritik. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu yarışta geride kalmaması için destek mekanizmaları şart.
Pazar Çeşitlendirmesi: Bütün Yumurtaları Aynı Sepete Koymamak
Bir diğer önemli nokta ise pazar çeşitlendirmesi. Tek bir ülkeye veya bölgeye bağımlı kalmak, ekonomik dalgalanmalarda ciddi risk oluşturabilir. Bu nedenle Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi yeni pazarlara açılmak, ihracatın sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşıyor.
Tabii bu sadece satış yapmakla bitmiyor. Yurtdışında marka bilinirliğini artırmak, kalite standartlarını yükseltmek ve müşteri ilişkilerini güçlendirmek de en az o kadar önemli.
Kısacası, önümüzdeki yıllar Türkiye'nin ihracat performansı açısından oldukça hareketli geçecek gibi duruyor. Hedefler iddialı, yol haritası net. Bakalım bu hedeflere ulaşılacak mı? Bence, doğru adımlar atılırsa kesinlikle evet.