
Ekonominin bel kemiği olan işgücü piyasasında, kadınların varlığı son yılların en parlak dönemini yaşıyor. TÜİK'in taze taze açıkladığı verilere göre, kadın istihdam oranı yüzde 32.1'e fırlamış durumda. Bu, aklınıza gelebilecek son on yılın en yüksek rakamı ve aslında sadece bir sayıdan ibaret değil; ekonomideki dönüşümün somut bir kanıtı.
Peki bu artışın arkasında ne var? İşte burası biraz karışık. Devletin attığı teşvik adımları, esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması ve belki de en önemlisi, kadınların iş hayatındaki kararlılığı... Tüm bunlar bir araya gelince, ortaya böyle bir tablo çıkıveriyor.
Sayılara Biraz Daha Yakından Bakalım
İşgücüne katılım oranlarındaki artış da dikkat çekici. Kadınlar, eskisinden çok daha fazla "ben de varım" diyor adeta. Özellikle hizmet ve sanayi sektörlerinde istihdamın arttığını görüyoruz. Tarımda ise -her ne kadar geleneksel olarak güçlü bir kadın varlığı olsa da- diğer sektörlere kıyasla daha yavaş bir büyüme söz konusu.
Şunu da itiraf etmek gerek: Bu yükseliş umut verici olsa da, hâlâ kat edecek çok yolumuz var. Avrupa Birliği ortalamalarının hala gerisindeyiz ne yazık ki. Ama yine de, son dönemdeki bu ivme, "yavaş yavaş da olsa doğru yoldayız" dedirtiyor insana.
Peki Ya Gelecek?
Uzmanlar (en azından bir kısmı), bu trendin süreceği görüşünde. Özellikle teknoloji ve dijital pazarlama gibi alanlarda kadın girişimciliğinin patlama yapması, istihdam rakamlarını daha da yukarı taşıyabilir. Tabii bir de şu var: Kreş imkanlarının artması ve çocuk bakımındaki destekler, birçok kadın için iş hayatına dönüş yolunu açıyor. Küçük ama etkili bir detay aslında.
Kısacası, rakamlar soğuk görünebilir, ama arkasında on binlerce kadının emeği, mücadelesi ve ekonomideki yerini sağlamlaştırma çabası var. Yüzde 32.1, sadece bir başlangıçmış gibi hissediliyor. Nereye kadar gider bilinmez, ama yolu yarıladığımız kesin.