Otomotiv dünyasında son dönemde yaşanan gelişmeler, sektörün ne kadar dışa bağımlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Rakamlar, yerli üretim iddialarının arkasındaki gerçeği anlatıyor adeta.
Geçtiğimiz yıl, Türkiye'nin otomotiv ithalatına harcadığı miktar neredeyse 10 milyar doları aştı. Bu, birçok kişi için şaşırtıcı olabilir - özellikle de "yerli ve milli" vurgularının arttığı bir dönemde. Peki neden bu kadar fazla?
Parça ithalatı bağımlılığı
Üretim yapıyoruz evet ama... (işte o meşhur ama!) motor, şanzıman gibi kritik parçaların büyük kısmını yurtdışından alıyoruz. Yani arabalarımızın "yerli" olan kısmı aslında montajdan ibaret diyebiliriz.
Uzmanların dediğine göre, bu durumun 3 temel nedeni var:
- Yüksek teknoloji gerektiren parçalarda yeterli yatırım yapılmaması
- Ar-Ge çalışmalarının istenen seviyede olmaması
- Küresel tedarik zincirlerine entegrasyon
Kısacası, "biz yaparız" demekle olmuyor bu işler. Otomotiv, öyle birkaç yılda kendine yetecek seviyeye gelebileceğiniz bir alan değil maalesef.
Elektrikli araçlar umut mu?
Son dönemde elektrikli araç üretimine yönelik atılımlar, belki de bu bağımlılığı kırmak için bir fırsat sunuyor. Ancak batarya teknolojilerinde de benzer bir tablo var karşımızda - o da neredeyse tamamen ithal!
"Yerli otomobil" projeleri bu açıdan kritik önem taşıyor. Ama acaba... Gerçekten yerli mi yoksa sadece yerli montaj mı? Cevabı zaman gösterecek.
Bir de şu var: Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu ithalat bağımlılığını daha da acı hale getiriyor. Üreticiler zor durumda, fiyatlar artıyor, tüketici zarar görüyor. Kısır döngü yani.
Peki çözüm? Uzun vadeli, istikrarlı bir sanayi politikası şart. Yoksa bu ithalat rakamları daha da şişeceğe benziyor. Ne dersiniz, sizce Türk otomotiv sektörü bu bağımlılıktan kurtulabilir mi?
