Teknoloji dünyasının devi Microsoft, son derece sert bir hamleyle gündeme oturdu. İsrail ile olan iş birliğini içeriden protesto eden iki çalışan, aniden kapının önüne konuldu. Olay, şirketin insan kaynakları politikalarını bir kez daha sorgulatıyor.
Her şey, içeriden sızan ve şirketin İsrail'e sunduğu teknoloji desteğini ifşa eden bir e-postayla başladı. Çalışanlardan biri, 'Azure bulut hizmetlerinin askeri operasyonlarda kullanılmasına vicdanım el vermiyor' diyerek isyan bayrağını çekti. Peki ya sonrası? İnanması güç ama yönetim bu seslere kulaklarını tıkadı.
Protestonun Anatomisi: Neler Oldu?
Olaylar, geçtiğimiz hafta hızla gelişti. İki yazılım mühendisi, şirket içi bir forumda imza kampanyası başlattı. Talepleri netti: Microsoft'un İsrail ile olan 'Project Lighthouse' anlaşmasını derhal sonlandırması. Kampanya kısa sürede yüzlerce çalışanın desteğini aldı. Fakat...
Şirket yönetimi beklenen yanıtı vermedi. Aksine, protestonun öncüleri bir Cuma sabahı, insan kaynakları departmanına çağrıldı. Toplantı odasında onları bekleyen şey ise bir işten çıkarma mektubuydu. Gerekçe? 'Şirket politikalarını ihlal ve gizlilik anlaşmasının ihlali.'
İşten çıkarılan çalışanlardan biri, condition olarak adlandırılan bir anlaşma imzalamaya zorlandı. Aksi takdirde kıdem tazminatından olacaktı. Oldukça sert bir pazarlık, değil mi?
Sessiz Kalma Emri ve Tepkiler
Microsoft'un bu hamlesi, içeride ve dışarıda hızlıca dalga etkisi yarattı. Diğer çalışanlar arasında bir korku ve öfke atmosferi oluştu. Kimse açıkça konuşamıyor ama koridorlardaki fısıltılar her şeyi anlatıyor. Dışarıdan ise insan hakları örgütleri şirketi kınayan açıklamalar yapmaya başladı.
Teknoloji devinin bu tavrı, aslında daha büyük bir sorunu işaret ediyor: Dev şirketler etik değerlerle kâr arasında sıkışıp kaldığında ne olur? Çalışanların vicdani ret hakkı yok sayılır mı? Bu sorular, önümüzdeki günlerde sıkça sorulacak gibi duruyor.
Microsoft'tan gelen resmi açıklama ise beklenildiği gibi diplomatik ve sığdı: 'Şirket politikalarımızı ihlal eden her türlü davranışla ilgili gerekeni yapmaya devam edeceğiz.' Peki ya etik politikalar? Onlardan bahseden yok.
