Afrodisias ve Sagalassos: Antik Kentlerin Büyüleyici Sessizliği Keşfedilmeyi Bekliyor!
Afrodisias ve Sagalassos: Tarihin Sessiz Tanıkları

Kim bilir kaç yüzyılın sessiz tanığıdır Afrodisias ve Sagalassos... Taşların fısıldadığı hikayeler, rüzgarla dans eden sütunlar, güneşin altın dokunuşuyla canlanan amfitiyatrolar. Burası zamanın durduğu bir rüya gibi.

Afrodisias — aşk tanrıçası Aphrodite'ye adanmış bu kent, sanki mitolojiden fırlamış gibi. Heykeltıraşlık okuluyla ünlü bu antik yerleşim, mermerin şiirini yazmış adeta. Gün batımında stadyumun devasa oturma sıralarında oturup, gladyatörlerin çığlıklarını duyabilirsiniz belki de...

Sagalassos: Bulutlara Dokunan Şehir

Tam 1700 metre yükseklikte! Toroslar'ın eteğine kurulmuş bu inatçı kent, Roma'nın gücüne meydan okumuş son Pisidya şehri. Çeşmelerinden hâlâ su akan, agorasında hâlâ ticaret yapılıyormuş gibi hissettiren bir yer. Antik çağın en iyi korunmuş kütüphanesinden geriye kalanlar, kitap kurtlarını hüzünlendirecek cinsten.

Buraları gezerken dikkat! Ayaklarınıza takılan her taş parçası, bir imparatorun basamağı olabilir. Gölgelerin arasında dolaşırken, antik sakinlerin fısıltılarını duyacakmışsınız gibi geliyor insana. Özellikle sabahın ilk ışıklarında, sisler içindeyken...

Neden Şimdi Ziyaret Etmelisiniz?

  • Sessizlik büyüsü: Turist kalabalıklarından uzak, huzur dolu anlar
  • Fotoğraf cenneti: Instagram'da fark yaratacak kareler
  • Tarihe dokunmak: Diğer antik kentlerden çok daha otantik bir deneyim

Arkeologlar hâlâ burada yeni keşifler yapıyor. Belki siz ziyaretiniz sırasında 2000 yıllık bir sırrın ortaya çıkışına tanık olursunuz kim bilir? Tarih, burada canlı kanlı ayakta duruyor çünkü.

Not: Yanınıza su almayı unutmayın. Taşlar güneşte fırın gibi ısınıyor çünkü. Ve tabii ki rahat ayakkabılar — antik yollar modern ayakkabılar için pek de dostane değil maalesef!