
Kuzey Kıbrıs, adeta bir masal diyarı gibi sizi karşılıyor. Her adımda farklı bir hikaye, her köşede yeni bir sürpriz saklı. Sanki zamanın durduğu bu topraklarda, geçmişle gelecek birbirine karışıyor.
Lefkoşa: Tarihin Nabzının Attığı Şehir
Daracık sokaklarında kaybolmak isteyeceğiniz Lefkoşa, size adeta bir açık hava müzesi sunuyor. Osmanlı'nın izlerini taşıyan hanlar, Venedik döneminden kalma surlar... Burası öyle bir yer ki, her taşın altından bir tarih fışkırıyor desem abartmış olmam.
Girne: Mavi ile Yeşilin Dansı
Girne limanındaki balıkçı teknelerinin hafifçe sallanışını izlerken, bir yandan da Orta Çağ kalesinin heybetine hayran kalacaksınız. Deniz kokusuna karışan portakal çiçekleri aroması ise buraya özgü bir detay.
Kıbrıs mutfağının eşsiz lezzetlerini tatmak için Girne'nin ara sokaklarındaki küçük lokantalara uğramayı unutmayın. Belki de hayatınızın en lezzetli hellimini burada yiyeceksiniz!
Gazimağusa: Antik Çağların İzinde
Othello Kalesi'nin duvarları fısıldıyor sanki Shakespeare'in ünlü tragedyasını. Salamis antik kentinde ise Roma dönemine ait mozaikler, sizi binlerce yıl öncesine götürecek.
Buraları gezerken kendinizi bir arkeolog gibi hissetmemek elde değil. Toprağın altından çıkan her eser, adanın zengin tarihine yeni bir sayfa ekliyor çünkü.
Karpaz: Vahşi Güzelliğin Başkenti
Altın kumsalları ve el değmemiş doğasıyla Karpaz, Kuzey Kıbrıs'ın saklı cenneti. Deniz kaplumbağalarının yumurtlama alanı olan bu bölge, doğaseverler için tam bir hazine.
Karpaz'da gün batımını izlemek ise apayrı bir deneyim. Güneş, Akdeniz'in sularına yavaşça batarken, gökyüzü adeta bir ressamın paletine dönüşüyor.
Kuzey Kıbrıs, her ziyaretçisine farklı bir hikaye anlatıyor. Kimine tarihin derinliklerinde bir yolculuk vaat ederken, kimine de mavinin ve yeşilin en güzel tonlarında huzurlu bir tatil sunuyor. Peki siz hangi hikayenin kahramanı olmak istersiniz?