Eski günleri düşününce insan ister istemez bir hüzünle gülümsüyor, değil mi? Kerem Kupa tam da bu duyguyu yaşıyor şimdilerde. Hayat Bilgisi'nin o altın çağında yaşadıklarını anlatırken sesindeki o titremeyi hissediyorsunuz adeta.
"Biz o zamanlar stüdyoda aile gibiydik" diyor ve ekliyor: "Öyle böyle değil, gerçekten. Herkes birbirini kollardı, korurdu. Setlerdeki o samimiyet, o sıcaklık... Şimdi nerede o günler?"
Sektördeki Değişim Onu Üzüyor
Kupa'nın en büyük derdi sanatın giderek ticari bir meta haline gelmesi. "Oyunculuk sanatının gerilediğini düşünüyorum" diye açıklıyor düşüncelerini. "Eskiden daha derinlikli işler yapılırdı. Şimdi her şey çok hızlı tüketiliyor. İzlenme sayıları, reytingler derken sanatın özü kayboluyor."
Bu durum onu gerçekten üzüyor. Hani şu içten, yürekten gelen bir üzüntü bu. "Sektör değişti" diyor ve devam ediyor: "Maalesef ki nitelikli işler yapmak giderek zorlaşıyor. Her şey çok hızlı ilerliyor ve kalite bazen ikinci plana atılabiliyor."
Hayat Bilgisi: Bir Dönüm Noktası
O dizideki anılarını anlatırken gözlerinin içi gülüyor Kupa'nın. "Hayat Bilgisi benim için sadece bir dizi değildi" diye itiraf ediyor. "O, bir okuldu adeta. Hem oyunculuğumu geliştirdim hem de harika insanlarla tanıştım."
Peki ya o meşhur kantin sahneleri? "Ah o kantin..." diye dalıyor gidiyor bir an. "Orada geçirdiğimiz zamanlar inanılmazdı. Sadece çekimler değil, aramızdaki sohbetler, paylaşımlar... Hepsi çok özeldi."
Genç Oyunculara Altın Değerinde Tavsiyeler
Kupa, bu işe gönül veren gençlere de seslenmeyi ihmal etmiyor. "Sadece ünlü olmak için değil, sanat için çalışsınlar" diyor. "Bu meslek sabır ister, emek ister. Geceleri uyumadan önce 'acaba doğru mu yapıyorum' diye düşündüğüm çok oldu."
Ve ekliyor: "En önemlisi kendiniz olun. Başkalarının başarısını kıskanmak yerine kendi yolunuzu çizin. Bu sektörde ayakta kalmanın sırrı budur bence."
Kerem Kupa'nın bu samimi itirafları, televizyon dünyasının perde arkasına ilginç bir bakış sunuyor. Eski günlerin özlemi ve geleceğe dair umut - ikisi de aynı anda yaşanıyor işte.