
Erzincan'ın sokakları bu kez başka bir heyecana sahne oldu. Yaşayan Miras Festivali, adeta şehrin kalbine dokunan bir renk cümbüşüyle sona erdi. Kim bilir kaç yüreğe dokundu bu etkinlikler, kaç gönülde iz bıraktı?
Festival boyunca, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel sanatlar yeniden hayat buldu. Ustaların elleriyle şekillenen eserler, gençlerin gözlerinde merak ışığı yaktı. Belki de en güzeli buydu: Geçmişle gelecek arasında kurulan o görünmez köprü.
Bir Kültür Şöleni
Halk oyunları gösterileri izleyenleri adeta büyüledi. Ayaklar yere vurdukça, yürekler de coşkuyla attı. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neşeli melodiler eşliğinde dönen dansçılar, izleyenlere unutulmaz anlar yaşattı.
El sanatları sergisinde ise emeğin ve sabrın izleri vardı. Her bir eser, ustasının yıllara meydan okuyan becerisini yansıtıyordu. İnsan düşünmeden edemiyor: Bu incelikli dokunuşlar nasıl da kaybolup gitmesin diye çırpınıyor?
Lezzetler ve Anılar
Yöresel yemeklerin sunulduğu bölüm festivalin en çok ilgi gören köşelerinden biriydi. Tatlar damaklarda kaldı, anılar hafızalara. Belki de en güzeli, dedelerin ninelerin torunlarına "Bizim zamanımızda..." diye başlayan hikayeler anlatmasıydı.
Festivalin son gününde düzenlenen kapanış töreni ise görülmeye değerdi. Katılımcılar, bir dahaki yıl tekrar buluşma sözü vererek ayrıldılar. Kim bilir, belki de gelecek yıl daha büyük bir coşkuyla kapılarını açacak bu kültür şöleni.