
Kim derdi ki günümüzün ultra modern buzdolaplarına rağmen, dedelerimizin yöntemleri hâlâ dimdik ayakta durur? Artvin'in sarp yamaçlarında saklı kalmış bir hazine bu – tamamen doğanın kucağına kurulmuş, asırlık buzhaneler.
Buraları görmeniz lazım gerçekten. Dağların eteklerine oyulmuş, taştan yapılma bu müthiş yapılar, yaz sıcağında bile içeride dondurucu bir soğukluğu muhafaza edebiliyor. Hiç elektrik harcamadan, tamamen doğal yollarla!
Buzhaneler Nasıl İşliyor?
İşin sırrı, kış aylarında toplanan kar ve buzda yatıyor. Yöre halkı, karlı günlerde bu doğal beyazlığı özenle buzhane çukurlarına dolduruyor. Üzerini toprak ve samanla kapattıklarında, adeta dev bir termos etkisi yaratıyorlar. Yaz geldiğinde ise bu buz deposu, etten sütten peynirden tutun da meyve sebzeye kadar her şeyi taze taze saklıyor.
Artvinliler için bu sadece bir saklama yöntemi değil, aynı zamanda atalardan gelen bir kültür mirası. "Dedemizden böyle gördük" diyor yaşlılardan biri, gözlerinde bir ışıltıyla. "Modern buzdolapları geldi, ama onların verdiği o doğal lezzeti hiçbiri veremiyor."
Lezzetteki Fark Oldukça Belirgin
Peynir sevenler bilir – o buzhanelerde bekletilen peynirin tadı bir başka olur. Süt ürünleri, kırmızı etler, hatta yöreye has otlar bile bu doğal soğuk hava depolarında adeta olgunlaşıyor, lezzeti katlanıyor.
Günümüzde ne yazık ki bu geleneği sürdürenlerin sayısı azalmış olsa da, Artvin'in bazı köylerinde hâlâ bu buzhaneler aktif olarak kullanılıyor. Özellikle yaz aylarında, köylülerin buzhanelere olan ilgisi katbekat artıyor.
Belediye yetkilileri de bu kültürel mirası canlı tutmak için çaba sarf ediyor. Turizme kazandırılması, tanıtılması için projeler üretiliyor. Kim bilir, belki yakın gelecekte bu doğal mucizeleri görmek için Artvin'e özel turlar düzenlenir.
Doğanın bize sunduğu bu basit ama etkili çözüm, aslında ne kadar akıllıca değil mi? Atalarımızın bilgeliği, modern yaşamın karmaşası içinde bize hâlâ yol gösteriyor.