Edebiyat denince aklınıza sadece romanlar ve şiirler mi geliyor? O zaman çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Asıl büyü, kelimelerin arasına saklanmış o küçük ama etkili söz oyunlarında gizli. Gelin, Türk edebiyatının bel kemiği olan bu sanatları birlikte keşfedelim.
Kelimenin Ruhunu Değiştiren Sanat: Mecaz
Dümdüz anlatmak mı? Aman ha! Mecaz, dilin tuvalinde renkleri karıştırmak gibi bir şey. 'Yüreğim kan ağlıyor' dediğinizde, kimse gerçekten kanayan bir yürek aramaz - ki zaten bulamaz da. Bu sanat, sözcükleri olduğundan farklı anlamlarda kullanarak adeta dilin sınırlarını zorluyor.
Benzetmenin Şahikası: Teşbih
Şu meşhur 'benzemek' fiilinin edebiyattaki taht kurma hikayesi. 'Gözleri ceviz büyüklüğünde' dediğinizde, aslında gözlerle cevizi yan yana getirip bir benzerlik köprüsü kuruyorsunuz. Benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü ve edatı - dörtlü bir ahenk!
Kinaye: Hem Öyle Hem Böyle
Bazı sözler vardır, hem yüzeyde yüzer hem de derinlere dalar. İşte kinaye tam olarak bu! 'Elinin hamuruyla erkek işine karışma' derken, hem gerçek hamurdan bahsedersiniz hem de örtük bir anlam verirsiniz. Ne kibarca uyarı değil mi?
Edebiyatımızda bu sanat o kadar yer etmiş ki, neredeyse her divan şairi birbirinden çarpıcı kinayelerle bezenmiş mısralar bırakmış ardında. Günümüz yazarları da bu geleneği yaşatıyor hâlâ.
Tevriye: Kelimelerle İki Yüzlü Oyun
Bir kelime, iki anlam - hangisini seçeceğiniz size kalmış! Tevriye, sözcüklerin çok anlamlılığından faydalanarak okuyucuyu şaşırtma sanatı. 'Gül' dediğinizde, hem çiçek hem de gülmek fiilinin emrini kastetmiş olabilirsiniz. Zekice, değil mi?
İstiare: Gizli Benzetme
Teşbihin utangaç kuzeni diyebiliriz. Benzeyen veya benzetilenden sadece birini söylüyorsunuz, gerisini okuyucunun hayal gücüne bırakıyorsunuz. 'Aslan askerlerimiz' dediğinizde, askerlerin aslana benzediğini ima ediyorsunuz ama 'aslan' kelimesini açıkça söylemiyorsunuz. Zihinlerde canlanıveriyor işte!
Edebiyat tarihimize baktığımızda, Fuzuli'den Yahya Kemal'e, Nazım Hikmet'ten Orhan Pamuk'a kadar her büyük yazarın bu sanatlarla adeta dans ettiğini görüyoruz. Kelimeleri sadece anlatım aracı değil, birer sanat eseri haline getiriyorlar.
Peki Neden Önemli Bu Sanatlar?
Şöyle düşünün: Düz yazıyla anlatılan bir manzara ile söz sanatlarıyla bezeli bir betimleme arasındaki fark, siyah-beyaz fotoğraf ile yağlı boya tablo arasındaki fark gibi. Biri gerçeği gösterir, diğeri ona ruh katar.
Edebi metinleri okurken artık bu sanatlara dikkat edin. Göreceksiniz ki, her biri metne ayrı bir derinlik, ayrı bir güzellik katıyor. Kim bilir, belki siz de yazdıklarınızda bu teknikleri kullanmaya başlarsınız - ki bence denemelisiniz de!