
Bazen öyle bir mısra çıkar karşınıza ki, tüm gününüzü değiştiriverir. İşte öyle bir şiir dolaşıyor şu sıralar sosyal medyada. Paylaşımı yapanların "yürekleri titreten" olarak nitelendirdiği bu şiir, adeta bir duygu kasırgasına dönüştü.
Okuyan herkesi etkisi altına alan bu şiir, insanın içinde var olan özlem, hasret ve geçmişe dair hüzün duygularını son derece yoğun bir şekilde dışa vuruyor. Mısralar öyle güçlü ki, adeta zamanın içinden süzülüp gelmiş gibi hissediyorsunuz.
Peki Nedir Bu Şiiri Bu Kadar Özel Kılan?
Aslında cevap basit: samimiyet. Şiir, yapaylıktan uzak, son derece doğal ve insani duyguları dile getiriyor. Her okuyanda farklı bir kapı aralıyor - kimine kaybettiklerini hatırlatıyor, kimine ise belki de hiç yaşayamadığı anları.
Şiirin en çarpıcı yanı ise herkesin kendinden bir parça bulabilmesi. O kadar evrensel duygulara hitap ediyor ki, neredeyse herkes "bu benim hikayem" diyebiliyor. İşte bu nedenle viral oldu ve binlerce kişi tarafından paylaşıldı.
Sosyal Medyada Yaratığı Duygu Fırtınası
Twitter'da, Instagram'da, Facebook'ta... Kısacası her platformda bu şiirle ilgili yorumlar yağıyor. İnsanlar şiiri okuduktan sonra hissettiklerini anlatıyor, kendi hikayelerini paylaşıyor. Kimi "gözlerim doldu" diyor, kimi "içimi bir hüzün kapladı" diye ekliyor.
Bu kadar çok kişiyi etkilemesinin ardında yatan şey belki de tam da bu: dijital çağda bile insan olmanın en temel duygularına dokunabilmek. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanın kalbi hep aynı şeylere hassas kalıyor sonuçta.
Şiirin tam metnini burada paylaşmayacağım - zira onu ilk kez okuyacakların o anki saf duyguyla buluşmasını istiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: eğer siz de hayatın koşuşturmacası içinde biraz durup soluklanmak, içinizdeki duygularla yüzleşmek istiyorsanız, bu mısralar tam size göre.
Belki de bu şiirin bu kadar sevilmesinin nedeni, hepimizin içinde taşıdığı o gizli hüznü dışa vurmasıdır. Kim bilir...