
Hayatının en önemli günlerinden birinde, aslında hiç de beklenmedik bir duyguya kapılmış Aliye Uzunatağan. 'O an'ı düşününce, yüzündeki ifade hâlâ değişiyor. Belki de herkesin sandığı gibi değilmiş işler.
"Gelinlik giymek hiç istemedim aslında," diyor ve ekliyor: "İçimde bir boşluk vardı. Sanki bir şeyler eksik gibiydi." Bu itiraf, onu dinleyenleri şaşırtıyor doğrusu. Çünkü dışarıdan görünen, mükemmel bir tabloydu.
O Gün Neler Yaşandı?
Düğün hazırlıkları tüm hızıyla sürerken, Aliye'nin içinde bir şeylerin ters gittiğini hissettiğini söylüyor. "Her şey çok güzeldi aslında. Ama ben... Kendimi hazır hissetmiyordum. Belki de herkes gibi olmak zorunda değildim."
İşte tam o sırada, eşi Ömer'in yaklaşımı her şeyi değiştirmiş. "Bana 'Sen nasıl istersen öyle olalım' dedi. Bu cümle, üzerimdeki baskıyı anında kaldırdı." Gerçekten de, ilişkilerde anlayışın ne denli önemli olduğunu gösteren bir anı bu.
Evliliğin Sırrı: Karşılıklı Anlayış
Bugün, evliliklerinde mutlu bir yol kat ettiklerini söylüyor Uzunatağan. Peki sırrı ne? "Birbirimizin farklılıklarına saygı duymak. Baskı kurmadan, olduğumuz gibi kabul görmek."
Aslında bu hikâye, sadece bir ünlünün değil; pek çok insanın yaşayabileceği bir duygu durumuna ışık tutuyor. Toplumsal beklentiler ile kişisel istekler arasında sıkışıp kalmak... Aliye, bunu açık yüreklilikle itiraf ederek aslında birçok kişiye de ilham oluyor.
Sonuçta, herkesin hikâyesi kendine özgü. Ve kimse, 'normal' olarak addedilen kalıplara girmek zorunda değil. Aliye Uzunatağan'ın samimi itirafları da bunun bir kanıtı adeta.