Tam altı yıl oldu ama sanki dün gibi... O siyah-beyaz karelerle zihnimize kazınan adam, Ara Güler, hâlâ yüreklerimizde yaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da öyle düşünüyor anlaşılan.
Bugün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Güler'i andı Erdoğan. Öyle sıradan bir 'rahmetle anıyoruz' mesajı değildi bu. İçten, samimi, yüreği olan bir metin.
İstanbul'un Gözü, Türkiye'nin Hafızası
"Ara Güler, objektifiyle sadece fotoğraf çekmedi" diyordu Cumhurbaşkanı. "O, adeta İstanbul'un ruhunu yakaladı. Şehrin sesini, nefesini, hüznünü ve neşesini ölümsüzleştirdi."
Haklı da! Düşünsenize, o kareler olmasa İstanbul'un o eski, dingin halini sadece büyüklerimizin anılarından bilecektik. Güler'in fotoğrafları ise bize somut bir hafıza sundu - hem de ne hafıza!
Sadece Bir Fotoğrafçı Değil, Tarihin Tanığı
Erdoğan'ın vurguladığı bir nokta daha vardı ki, tam isabet: "Ara Güler sıradan bir fotoğrafçı değildi. O, bir dönemin tanığı, tarihin görsel hafızasıydı."
Doğru söze ne denir? Onun objektifinden yansıyanlar sadece insanlar veya mekanlar değildi. Adeta zamanın kendisiydi yakaladığı. O siyah-beyaz karelerde bir medeniyetin soluk alışverişini görmek mümkündü.
Kim bilir belki de bu yüzden hâlâ bu kadar taze anılıyor. Çünkü Güler'in mirası, geçmişle aramızda görsel bir köprü kuruyor.
Gençlere İlham Kaynağı Olmaya Devam Ediyor
İşin güzel yanı şu: Ara Güler'in etkisi sadece geçmişle sınırlı değil. Erdoğan'ın da dediği gibi, "Onun eserleri ve sanat anlayışı, genç fotoğrafçılar için paha biçilmez bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor."
Bugün sokaklarda fotoğraf çeken her gençte bir parça Ara Güler ruhu yok mu sizce? O'nun gibi 'an'ı yakalama, hikayeyi görselleştirme çabası...
Sanatın gücü de bu değil mi zaten? İyi ki varsın Ara Güler. İyi ki bizim hafızamız oldun.
Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi: "Işığın hiç sönmeyecek."
