Dünya basınının köklü kurumlarından New York Times, belki de tarihinin en sarsıcı iç isyanlarından birini yaşıyor. Tam 300'ün üzerinde yazar, editör ve serbest çalışan, gazetenin Gazze'deki insani dramı ele alış biçimini protesto ederek kalemlerini susturdu. Bu, sıradan bir iş bırakma eylemi değil - adeta bir vicdan depremi.
Olayın perde arkasında ne mi var? Gazetenin üst yönetiminin, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ele alırken gösterdiği sözde 'tarafsızlık' politikası. Ancak bu tarafsızlık, çoğu çalışana göre gerçekleri olduğu gibi yansıtmaktan çok uzakta. Neredeyse iki aydır süren çatışmalarda, Filistinli sivillerin yaşadığı trajedi yeterince yer bulamıyor sayfalarda.
Bir Mektup, Bin Sessizlik
Protestonun fitilini ateşleyen, gazete çalışanlarının üst yönetime ilettiği o sert mektup oldu. Mektupta, "Gazze'de yaşanan insani krizin boyutlarının yeterince vurgulanmadığı" ve "İsrail'in eylemlerinin eleştirel bir mercekle incelenmediği" belirtiliyordu. Daha da çarpıcı olanı, mektupta "tarafsızlık adına insanlık suçlarının üzerinin örtüldüğü" yönündeki ağır suçlama.
New York Times yönetimi ise - tahmin edebileceğiniz gibi - savunmaya geçti. Resmi açıklamada, "Tüm konuları dengeli ve adil bir şekilde ele almaya çalıştıkları" ve "çalışanların endişelerini ciddiye aldıkları" ifade edildi. Ama bu açıklama, isyancı yazarların yüreklerindeki yangını söndürmeye yetmedi.
Medyanın İkiyüzlülüğü mü, Sessiz Çoğunluğun Sesi mi?
Aslında bu protesto, sadece New York Times'ı değil, tüm Batı medyasını sorgulatan bir ayna oldu. Ortadoğu'da yaşanan çatışmaları ele alırken Batı medyasının çifte standardı yıllardır konuşuluyor - ama bu kadar kitlesel bir tepki ilk kez görülüyor.
Bir yazar, ismini vermeden şunları söylüyor: "Her gün masama oturup Gazze'de ölen çocukların haberlerini yazmaya çalışıyorum. Ama editörler sürekli 'denge' arıyor. Peki, insanlık dramında denge olur mu?"
Diğer yandan, bazı eleştirmenler bu protestoyu "gazeteciliğin tarafsızlık ilkesine ihanet" olarak görüyor. Onlara göre, gazeteciler kişisel görüşlerini işlerine yansıtmamalı. Ama işte mesele de burada: Tarafsızlık ile insanlık arasında sıkışıp kalmak.
Sonuç: Kalemler Susarsa?
Bu protesto ne kadar sürer bilinmez ama bir gerçek var: Dünya medyasının kalesi sayılan New York Times'ta böyle bir isyan, aslında çok daha büyük bir değişimin habercisi. Belki de artık okurlar, 'resmi' haberlerin ardındaki gerçekleri daha çok merak edecek. Belki de medya kuruluşları, tarafsızlık adına insanlıktan çıkmamanın yollarını arayacak.
Bir düşünün - eğer gerçekleri yazan kalemler susarsa, geriye ne kalır? Sadece resmi açıklamalar ve sessizlik. İşte bu protesto, o sessizliği bozmak için atılmış bir çığlık aslında. Ve bu çığlık, dünyanın dört bir yanında yankılanmaya devam ediyor.