Sadri Alışık'ın Kemikleri Sizlıyor: Günümüz Sanatına Acı Bir Bakış
Sadri Alışık'ın Kemikleri Sızlıyor: Sanatta Dejenerasyon

Düşünün bir kere... Sadri Abi'nin o meşhur kırık tarafından gülümsemesini hatırlayanlarınız vardır mutlaka. Şimdi o gülümseme yerini, kemiklerinde hissedilen derin bir sızıya bırakmış olmalı. Neden mi? Günümüz sanat anlayışına baktıkça, onun ve diğer ustaların emeklerinin nasıl hiçe sayıldığını görmemek mümkün değil de ondan.

Eskiden sanat denilen bir şey vardı - emek isterdi, sabır isterdi, gerçekten yetenek isterdi. Sadri Alışık'lar, Münir Özkul'lar adeta sanatın tapınak rahipleri gibi çalışırlardı. Gecenin bir yarısı provadan çıkar, ertesi gün yine aynı heyecanla koşa koşa sahneye çıkarlardı.

Bugünün Acımasız Gerçekleri

Şimdi? Her şey ışık hızına çıkmış durumda. Bir bakmışsınız dün magazinde boy gösteren biri, bugün başrol oynuyor. Yetenek mi? Sanat aşkı mı? Hiçbiri gerekmiyor artık. Sosyal medyada birkaç milyon takipçi, her kapıyı açmaya yetiyor maalesef.

Oysa Sadri Alışık'lar için durum hiç de öyle değildi. Onlar için önemli olan tek şey vardı: Sanat. Gerisi teferruattı. Para, şöhret, lüks yaşam... Hepsi ikinci plandaydı. Aslolan seyircinin alkışı değil, içinden geleni en iyi şekilde aktarabilmekti.

Belki de en acı tarafı bu: Gerçek sanatçılar unutulurken, yerlerini içi boş, sadece görüntüden ibaret isimlerin alması. Sadri Abi'nin kemikleri sızlıyorsa eğer, hiç şüphesiz bu yüzdendir.

Peki Ya Çare?

Çözüm aslında çok basit - dönüp eskiyi hatırlamakta yatıyor. Gerçek sanatın ne olduğunu, ne emeklerle ortaya çıktığını genç kuşaklara anlatmak gerekiyor. Yoksa bu gidişle, önümüzdeki yıllarda sanat diye bir şey kalmayacak.

Sadri Alışık'ları rahmetle anarken, bir yandan da onların bıraktığı mirası sahiplenmek boynumuzun borcu. Yoksa kemik sızlamaları hiç dinmeyecek...