
Bazen bir kelime, yüzyılların yükünü sırtlanır. Sumud işte öyle bir kavram - Arapça'da 'sabırla direnmek' anlamına gelen bu sözcük, Filistin halkının varoluş mücadelesinin adeta DNA'sına işlemiş durumda. Aslına bakarsanız, bu basit bir pasif direnişten çok daha fazlası.
Toprağa bağlılık desek yeridir. Zeytin ağaçları gibi kök salmak... Belki de tam olarak budur Sumud'un özü. Gelgelelim, son dönemde bu kadim felsefe bambaşka bir boyut kazandı. Artık sadece Filistinlilerin değil, tüm dünyadan insanların ortak paydası haline geldi.
Bir Felsefenin Doğuşu: Sumud'un Tarihsel Kökleri
1948'deki Nekbe'den (Büyük Felaket) bu yana Filistinliler için Sumud, hayatta kalma stratejisinden öte bir yaşam biçimi. İşgal altında bile topraklarına tutunmak, kültürü yaşatmak, varlığı sürdürmek... Bunların hepsi Sumud'un pratikteki yansımaları.
Peki nasıl oldu da bu yerel direniş felsefesi küresel bir harekete dönüştü? Cevap belki de şu: İnsanlık artık adaletsizliğe seyirci kalmak istemiyor. Sosyal medya sayesinde dünyanın öbür ucundaki acılar anında herkesin evine ulaşıyor. Bu da kaçınılmaz olarak bir küresel vicdan hareketini tetikliyor.
Dijital Çağda Sumud: Yeni Bir Direniş Dili
İnternet ve sosyal medya platformları, geleneksel medyanın sansürünü aşarak Filistin meselesini küresel gündemin merkezine taşıdı. Hasılı, artık sokaklardaki protestolar kadar dijital alandaki aktivizm de kritik önem taşıyor. Gençlerin öncülük ettiği bu yeni direniş biçimi, Sumud felsefesini adeta yeniden yorumluyor.
Şöyle bir etrafa bakın: Kampüslerden sokaklara, sanal alemden sanat galerilerine kadar her yerde Filistin dayanışması görmek mümkün. Bu, sıradan bir protesto dalgası değil; köklü bir insanlık uyanışı. Zira artık insanlar sadece 'taraf' tutmuyor, adaletin kendisi için mücadele ediyor.
Küresel İntifadanın Ayak Sesleri
İntifada kelimesi Arapça'da 'silkelenmek' anlamına gelir. Filistin'deki birinci ve ikinci intifadalar fiziksel direnişle hatırlansa da, şimdi tanık olduğumuz şey üçüncü ve en kapsamlı olanı: Küresel İnsanlık İntifadası.
Bu yeni dalganın en çarpıcı yanı, sınır tanımaz oluşu. Latin Amerika'dan Avrupa'ya, Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın dört bir yanında insanlar ayağa kalkıyor. İlginçtir, bu hareketin merkezinde gençler var - özellikle de Batılı gençler. Onlar için Filistin meselesi artık uzak bir coğrafyanın sorunu değil; evrensel insan hakları mücadelesinin simgesi.
Peki neden şimdi? Belki de insanlık olarak bir dönüm noktasındayız. İklim krizi, pandemi, ekonomik eşitsizlik derken, insanlar sistemik adaletsizliklere karşı daha duyarlı hale geldi. Filistin'deki durum ise bu adaletsizliklerin en somut örneği.
Sumud'un Geleceği: Felsefeden Küresel Harekete
Sumud artık sadece Filistinlilerin değil, tüm dünyadan aktivistlerin benimsediği bir direniş biçimi. Bu felsefenin güzelliği şurada: Şiddeti değil, dayanıklılığı ön plana çıkarıyor. Pasif direnişle aktif dayanışmayı birleştiriyor.
Son tahlilde, Sumud bize şunu hatırlatıyor: Direniş sadece fiziksel değildir. Zihinsel, kültürel ve manevi boyutları vardır. Küresel İnsanlık İntifadası da işte bu çok boyutlu direnişin en güncel tezahürü. Ve görünen o ki, bu hareket daha yeni başlıyor.
Belki de insanlık olarak öğrenmemiz gereken en önemli ders şu: Sumud sadece Filistinliler için değil, tüm mazlumlar için bir umut ışığı. Zira tarih gösteriyor ki, haklı davalar en sonunda mutlaka galip gelir - yeter ki insanlar dayanışmayı ve direnci elden bırakmasın.