Yavuz Bülent Bakiler Hayatını Kaybetti: Türk Edebiyatının Unutulmaz Sesi Sustu
Yavuz Bülent Bakiler hayatını kaybetti

Tam da baharın kendini hissettirdiği bir nisan günü, Türk edebiyatının köklü çınarlarından biri daha dallarını sonsuzluğa bıraktı. Yavuz Bülent Bakiler - o mütevazi duruşuyla, Türkçeye olan tutkusuyla, şiirleriyle yüreklere dokunan usta - 86 yaşında aramızdan ayrıldı.

Aslında onun hikayesi 1936 yılında, Sivas'ın o bildik kokusuyla harmanlanmış bir günde başlamıştı. Kim bilebilirdi ki o günlerde, bu çocuğun kelimelerle öreceği bir ömür, nice nesillere ışık tutacağını?

Kelimelerin İzinde Bir Ömür

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrencilik yılları... O koridorlarda dolaşan genç adam, aslında hukukun katı kurallarından ziyade şiirin o sonsuz denizinde yüzmeyi tercih edecekti. Fakat hayat onu farklı yollara sürükledi - bir süreliğine.

TRT'deki görevi sırasında, mikrofona her dokunduğunda Türkçenin o eşsiz melodisini yaydı etrafa. Sonra gazetecilik... Günlük siyasetin karmaşası içinde bile, dilimizin güzelliklerini savunmaktan asla vazgeçmedi.

Türkçe Aşkı ve Edebi Mirası

Ah, onun Türkçe sevdası bambaşkaydı! Dilimizin yozlaşmasına karşı verdiği mücadele, neredeyse bir ömür boyu sürdü. "Sözün Doğrusu" programlarıyla, kelimelerin doğru kullanımını öğretirken bir yandan da dil bilincimizi tazeledi.

Şiirleri öyle sıradan mısralar değildi. "Yalnızlık", "Dost", "Üsküp'ten Kosova'ya" ve diğerleri... Her biri, Türk edebiyatının hazine değerindeki parçaları oldu. Türk Dil Kurumu'nun yönetim kurulu üyeliği ise onun için sadece bir görev değil, bir tutkuydu.

Son Yolculuk ve Arkasında Kalanlar

Uzun süredir mücadele ettiği sağlık sorunlarına yenik düşen Bakiler, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde son nefesini verdi. Cenazesi, doğduğu topraklara - Sivas'a - defnedilecek.

Geride ise sadece kitaplar değil, bir dil sevdası, edebiyat aşkı ve nice öğrenci yetiştirmiş bir eğitimci ruhu bıraktı. Eşi Nermin Hanım ve çocukları, onun en değerli mirasçıları olarak bu kültür hazinesini taşıyacaklar.

Belki artık aramızda yok ama, o mısraları dudaklarımızda, Türkçe sevdası yüreklerimizde yaşamaya devam edecek. Türk edebiyatının bu nadide çiçeği, kelimelerin bahçesinde her daim açık kalacak.