Hatay'ın Kalbinde Bir Mucize: Habib-i Neccar Camisi, Depremin Yaralarını Sarıyor!
Habib-i Neccar Camisi Restorasyonunda Son 1 Ay!

Hatay'da, o korkunç şubat gününün üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Hatırlıyor musunuz? Yerle bir olan binalar, toz bulutları ve yürekleri parçalayan acılar... İşte o gün, sadece şehri değil, belki de en çok da ruhumuzu sarsan depremde, Habib-i Neccar Camisi de ağır yaralar aldı. Minareleri sallandı, duvarları çatladı, tarihi taşları yerinden oynadı. Ama pes etmedi.

Şimdi? Şimdi orada hummalı bir çalışma var. Sanki bir karınca yuvası gibi. Her gün onlarca işçi, mühendis, usta; ter döküyor, emek veriyor. Amacı belli: Bu kadim yapıyı, bu şehrin tapusu niteliğindeki mabedi, yeniden ayağa kaldırmak. Ve işte o yolculukta çok önemli bir dönemeç daha geçildi. Restorasyonun son bir aylık dilimine girildi! Evet, son düzlükteyiz artık.

Taş Taş, İlme İlme İlerleyen Bir Yeniden Doğuş Hikayesi

Ortam inanılmaz derecede etkileyici. Dev vinçler, hassas çalışan kuleler, titizlikle yerine yerleştirilen her bir tarihi taş... Bu, sıradan bir inşaat değil. Adeta bir nakış işler gibi, büyük bir sabır ve sevgiyle yürütülen bir sanat eseri onarımı. Kullanılan malzemelerin orijinaline uygun olmasına özen gösteriliyor. Çünkü burası sadece bir bina değil; yüzyılların anılarını, duaları, inancı sırtında taşıyan canlı bir tarih.

Çalışmalar, sadece camiyi değil, çevresindeki tarihi dokuyu da kapsayacak şekilde genişletildi. Uzman ekipler, en ufak bir ayrıntıyı bile atlamamak için gece gündüz demeden çalışıyor. Zamanla yarışılıyor ama asla kalpten ödün verilmiyor. Hedef, bu haziran ayı içinde tüm restorasyonu tamamlayıp, Habib-i Neccar'ı yeniden Hatay'ın manevi hayatına kazandırmak.

Bir Şehrin Ruhunun Yeniden İnşası

Peki ya insanlar? Onlar ne diyor? Caminin etrafındaki kahvehanelerde, esnaf dükkanlarında sohbetlerin ana teması bu. Uzun sakallı bir amca diyor ki, "O minareden ezan sesi duyulduğu gün, bizim için gerçek kurtuluş o gün olacak." Bu cümle, aslında her şeyi özetliyor. Bu cami, taştan ve betondan çok daha fazlası. O, bir milletin dirilişe olan inancının, yıkılsa da yeniden doğabileceğinin en somut kanıtı.

Restorasyon ekibindeki bir mühendis ise işini şöyle tarif ediyor: "Burada sadece duvar ölmüyoruz. Her taşa dokunduğumuzda, geçmişin emanetine sahip çıkmanın ağırlığını hissediyoruz. Bu, hayatımın en anlamlı projesi." İnsan, bu sözleri duyunca ister istemez duygulanıyor.

Kısacası, Habib-i Neccar Camisi'nin yeniden açılışı, Hatay için sadece bir açılış töreni olmayacak. O gün, tüm Türkiye'nin gözleri burada olacak. O gün, yıkıntıların arasından filizlenen umudun, dayanışmanın ve inancın zaferi kutlanacak. Son bir ay... Geri sayım başladı.