
Günümüzün dev makineleri ve son teknoloji ekipmanları olmadan, sadece insan gücü ve azmiyle neler yapılabileceğinin canlı kanıtı duruyor İstanbul'da. Tam 170 yıl önce, elleri nasırlı işçilerin ter dökerek inşa ettiği bu tünel, adeta zamana kafa tutuyor.
1854 yılında, o dönemin teknolojik imkansızlıklarına rağmen hayata geçirilen bu proje, belki de dünyanın en ilginç mühendislik hikayelerinden birine sahip. Koca koca kayaları insan gücüyle delip geçmek? Bugün bile düşününce tüyleri diken diken ediyor insanın.
Çekiçler, kazmalar ve inanılmaz bir sabır
O dönemin şartlarını düşünebiliyor musunuz? Elektrik yok, hidrolik deliciler yok, güvenlik ekipmanları yok... Sadece çekiçler, kazmalar ve bitmek bilmeyen bir sabır. İşçiler günlerce, aylarca çalışmış, karşılığında ise sadece birkaç kuruş almışlar.
Şimdilerde metro tünelleri için devasa makineler kullanılıyor. Oysa bu tarihi tünelde her santim, alın teriyle kazınmış. Belki de bu yüzden bu kadar özel - çünkü içinde insan emeğinin ruhu var.
Modern mimarları hayrete düşüren detaylar
Günümüz mühendisleri bu tüneli incelediklerinde, o dönem için ne kadar ileri bir teknik kullanıldığını fark ediyorlar. Taş işçiliği o kadar kusursuz ki, 170 yıldır hiçbir ciddi hasar almamış. Depremlere, sellerle, sayısız doğal afete rağmen dimdik ayakta.
- Tamamen el yapımı taş kemerler
- Mükemmel havalandırma sistemi
- Zamanının ötesinde bir drenaj çözümü
Bu tünel sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir sanat eseri adeta. O dönemin ustalarının ne kadar maharetli olduğunun bir göstergesi. Bugün olsa belki vinçlerle, beton pompalarıyla yapılır, ama ruhu olmazdı.
İşin ilginç yanı, bu tünelin hala kullanılıyor olması. Evet, doğru duydunuz! 170 yıldır araç trafiğine hizmet veriyor. Modern tünellerin ömrü 50-60 yılken, bu "dede tünel" hala sapasağlam. Ne diyelim, eskiden yapılan işler bir başkaymış!