Moda dünyası son zamanlarda alışılagelmiş podyum şovlarından çok daha derin konularla gündeme geliyor. Artık sadece 'ne giydiğin' değil, 'nasıl üretildiği' de konuşuluyor. İnsanlar gardıroplarını doldururken bir yandan da vicdanlarını rahatlatmak istiyor.
Kim derdi ki bir gün moda markaları sadece tasarımlarıyla değil, üretim etiğiyle övünecek? Ama öyle oldu işte. Birdenbire -ve aslında çok da birdenbire değil- herkes sürdürülebilirlik, adil ticaret ve etik üretim kelimelerini diline doladı.
Değişim Rüzgarları Esmeye Başladı
Bazı markalar için bu bir pazarlama stratejisinden ibaret olsa da, gerçekten samimi adımlar atanlar da yok değil. Mesela şu ünlü bir marka geçenlerde tüm tedarik zincirini şeffaflaştırdığını duyurdu. Yani artık o güzelim kazağın hangi koşullarda, kimin elinden çıktığını öğrenebiliyorsunuz.
Peki neden şimdi? Aslında cevap çok basit: Tüketici artık uyandı. Sosyal medya sayesinde bilgiye ulaşmak eskisinden çok daha kolay. Bir markanın çevreye verdiği zarar veya çalışanlarına kötü muamelesi dakikalar içinde milyonlarca kişiye ulaşabiliyor.
Yeşil Badana mı, Samimi Adım mı?
Tabii bu noktada 'greenwashing' yani 'yeşil badana' konusuna da değinmeden geçmeyelim. Bazı markalar sadece iyi görünmek için yüzeysel adımlar atabiliyor. Ama gerçekten değişim isteyenler için bu bir başlangıç sayılır belki de.
İşin ilginci, bu etik dönüşümün moda olması aslında. Birkaç sene önce 'sürdürülebilir moda' denince akıllara hasır sandaletler ve keten gömlekler gelirdi. Şimdi öyle mi? Lüks markalar bile koleksiyonlarının büyük bölümünü geri dönüştürülmüş malzemelerle üretiyor.
Tüketici Olarak Bizim Rolümüz Ne?
Aslında her şey bizimle başlıyor. Cüzdanımızla verdiğimiz her oy, bir nevi dünyanın geleceği için yaptığımız seçim sayılıyor. Ucuz diye aldığımız bir tişörtün bedelini aslında hep birlikte ödüyoruz - hem çevreye verdiği zararla hem de kötü çalışma koşullarıyla.
Sonuç olarak? Moda artık sadece görsellikten ibaret değil. İçeriğin, anlamın ve değerlerin de ön planda olduğu bir döneme giriyoruz. Ve bence bu harika bir gelişme. Ne dersiniz?
