
O sahneye çıktığında her şey normal bir konser havasında ilerliyordu, ta ki mikrofonu eline alıp o sözleri söyleyene kadar. Alışan, belki de o geceki performansının en unutulmaz anını yaşatıyordu dinleyicilerine.
"Biliyor musunuz," diye başladı cümlesine, sesinde hissedilen o buruk tonla birlikte, "her geçen gün biraz daha fazla utanıyorum insanlığımızdan." Sahnenin ışıkları altında yüzündeki ifade, kelimelerin taşıdığı ağırlığı anlatmaya yetiyordu adeta.
Kalplerde Yankılanan Sözler
Salonda çıt çıkmıyordu. Sanatçının normalde enerjik olan duruşu, yerini ciddi ve düşünceli bir hale bırakmıştı. "Filistin'de olanlar karşısında susmak mümkün değil" diye devam etti, "ve ben buradan, bu sahneden, oradaki kardeşlerimize desteğimizi bir kez daha haykırmak istiyorum."
Kısa ama son derece etkiliydi bu çıkış. İnsanın içini acıtan, düşündüren türden. Belki de bir sanatçıdan beklenenin ötesinde bir samimiyetle, adeta yüreğinin ta derinliklerinden kopup gelen bir sesle konuşuyordu.
Sanatın Vicdanı
Şunu fark ettim ki - gerçek sanatçılar sadece eğlendirmek için değil, aynı zamanda düşündürmek için de var olurlar. Alışan'ın bu çıkışı tam da böyle bir andı işte. Sahnede sergilediği bu duruş, sanatın toplumsal meseleler karşısındaki sorumluluğunu hatırlatan cinstendi.
Ve o an... Salondan yükselen alkışlar, sanatçının yalnız olmadığını gösteriyordu. İnsanların yüreklerine dokunmayı başarmıştı bir kez daha. Ama bu sefer şarkılarıyla değil, sözleriyle.
Son dakikalarda yaşanan bu samimi paylaşım, konserin belki de en çok akılda kalacak kısmı oldu. Sanatçıların toplumsal olaylar karşısındaki tutumları her zaman tartışılır elbette, ancak Alışan'ın bu içten çıkışı, takdir toplayacak türdendi.
Gecenin sonunda insan düşünmeden edemiyor: Sanatçıların seslerini bu şekilde kullanmaları, toplumun vicdanı olmaları... Belki de tam olarak budur sanatın gerçek gücü.