İDSO'dan Muhteşem Shostakovich Gecesi: Sanatın Kalbi Ankara'da Attı!
İDSO'dan Muhteşem Shostakovich Gecesi

Ankara'nın kültür hayatı dün gece adeta nefesini tuttu. İşte öyle bir andı. İDSO, yani İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, başkentte müzikseverleri büyülü bir yolculuğa çıkardı. SSCB'nin dahisi Dmitri Shostakovich'in eserleri, sanki zamanın ruhunu yakalamışçasına çalındı.

Şef Andrei Romanenko değneğini kaldırdığı anda salonun elektriği değişiverdi. İnsan şunu düşünmeden edemiyor: Bazı geceler vardır, hafızalara kazınır. Bu gece de onlardan biriydi.

Birinci Kısım: Fırtına Öncesi Sessizlik

Konser, Shostakovich'in Altıncı Senfonisi'yle başladı. Romanenko'nun yönetimindeki orkestra, bestecinin o karakteristik hüznünü ve isyanını adeta yeniden canlandırdı. Uzun, lirik bölümler aniden yerini sert, dramatik geçişlere bırakıyordu. Dinleyicilerin yüz ifadeleri her şeyi anlatıyordu zaten.

Bazen müzik öyle bir noktaya varır ki, kelimeler yetmez. İşte o anlardan biriydi.

İkinci Perde: Çellonun Büyüsü

Ara sonrası asıl heyecan başlıyordu. Birinci Çello Konçertosu'na geçildiğinde, solist Efe Erdemler sahne aldı. Çellosuyla adeta konuşuyordu. Shostakovich'in bu eseri -bilirsiniz- teknik olarak son derece zorludur ama Erdemler, bu zorluğu seyirciye hiç hissettirmedi.

Dört bölüm boyunca süren bu müzikal yolculukta, bestecinin hayatındaki çalkantıların yansımalarını duymamak mümkün değildi. Sanki her notada bir haykırış vardı.

Son Perde: Alkış Tufanı

Konser bittiğinde salon ayağa kalktı. Öyle bir alkıştı ki -neredeyse beş dakika sürdü- sanatçılar defalarca sahneye çağrıldı. Romanenko, orkestra üyelerini tek tek takdim etti. Efe Erdemler'in yüzündeki o mutluluk ifadesi görülmeye değerdi.

Şimdi düşünüyorum da, Ankara'da böyle geceler olmasa, kültür hayatımız ne kadar eksik kalırdı. İDSO gerçekten hakkını verdi. Sanatın evrensel dili bir kez daha herkesi birleştirdi.

Bu arada -küçük bir not- salondaki her yaştan müzikseverin o coşkusu gerçekten umut vericiydi. Klasik müzik ölmüyor, sadece dönüşüyor.