Piyanonun Büyücüsü Gülsin Onay, Fransa'da Türkiye'yi Temsil Edecek!
Gülsin Onay Fransa'da Türkiye'yi Temsil Edecek

Tam da şu sıralar, klasik müzik dünyasının gözü Fransa'da. Neden mi? Çünkü ülkemizin gururu, piyanonun sihirbazı Gülsin Onay, dünyanın en prestijli klasik müzik etkinliklerinden biri olan La Roque d'Anthéron Piyano Festivali'nde sahne almak üzere.

29 Temmuz gecesi -hani şu yazın tam ortası, herkesin tatil hayalleri kurduğu günler- Gülsin Hanım, festivalin açık hava sahnesinde tuşlara dokunduğunda, adeta bir sihir gerçekleşecek. Fransız izleyiciler, belki de hayatlarında hiç duymadıkları kadar büyülü bir müzik deneyimi yaşayacaklar.

Neredeyse Yarım Asırdır Sahnedeki İsim

Gülsin Onay'ın piyano başındaki serüveni -inanması güç ama- neredeyse 50 yıldır devam ediyor. Düşünsenize, yarım asırdır dünyanın dört bir yanında konser veriyor, ödüller topluyor, Türkiye'nin adını sanatla taçlandırıyor. Bu süre zarfında, kim bilir kaç ülkede, kaç farklı salonda, milyonlarca dinleyiciye ulaştı.

Festivalin direktörü Paul-Arnaud Péjouan'ın dediğine göre, Onay'ı davet etmek için neredeyse sıraya girmişler. "Gülsin Onay gibi bir virtüözü ağırlamak bizim için büyük onur" diyor -ki haklı da. Sonuçta her gün dünyanın her yerinden yüzlerce müzisyen bu festivalde çalmak istiyor.

Fransa'nın 'Klasik Müzik Tapınağı'

La Roque d'Anthéron denince, hani olur ya, bazı mekanlar vardır -sadece bir konser alanı olmanın ötesine geçer. İşte bu festival tam olarak öyle. Fransa'nın Provence bölgesinde, yemyeşil bir parkın ortasında, yıldızların altında kurulan devasa bir açık hava sahnesi.

Bu festivalde çalmak, bir müzisyen için adeta rüyanın gerçek olması gibi bir şey. Dünyanın en iyi piyanistleri burada sahne alıyor, eleştirmenler en sert yorumlarını burada yapıyor, müzikseverler ise yaz gecelerini burada geçiriyor.

Gülsin Onay'ın burada sahne alacak olması -açıkçası- hiç şaşırtıcı değil. Çünkü o, yıllardır uluslararası arenada ülkemizi en iyi şekilde temsil eden bir sanatçı. Piyanonun tuşlarına dokunduğunda, sadece müzik yapmıyor; adeta bir hikaye anlatıyor, duyguları dans ettiriyor.

Neden Bu Kadar Önemli?

Şöyle düşünün: Fransa, klasik müziğin kalbinin attığı yerlerden biri. Paris'teki konser salonları yüzyıllardır dünyanın en iyi müzisyenlerini ağırlıyor. Böyle bir ülkede, böyle prestijli bir festivalde temsil edilmek -hani derler ya- 'başka bir ligde oynamak' gibi.

Gülsin Onay'ın bu başarısı sadece kendisinin değil, Türk sanatının da uluslararası arenadaki gücünü gösteriyor. Klasik müzik denince akla hep Avrupalı besteciler gelirdi ama artık durum değişiyor. Türk sanatçılar da bu alanda söz sahibi.

29 Temmuz gecesi, Fransa'daki o açık hava sahnesinde, Türk bayrağını dalgalandıran bir sanatçı olacak. Ve tuşlara her dokunduğunda, sadece müzik değil; aynı zamanda kültürümüzün, sanatımızın, yeteneğimizin sesi yükselecek.

Sanatın birleştirici gücü -hele böyle zor zamanlarda- her şeyden daha değerli. Gülsin Onay da tam olarak bu birleştirici gücün temsilcisi olacak. Fransız izleyiciler, o gece sadece müzik dinlemeyecek; Türk sanatının inceliğini, derinliğini, güzelliğini de keşfedecek.