Tam çeyrek asır oldu düşünsenize. Yirmi beş yıl... Müzik dünyamızın görünmez kahramanları - besteciler, söz yazarıları - için 1999'da yola çıkan MSG, bu önemli dönüm noktasını geçtiğimiz gece muhteşem bir organizasyonla taçlandırdı. İşte oradaydım ve size söyleyeyim, o geceyi unutmak mümkün değil.
Lütfü Fırat'ın sunuculuğunu üstlendiği gece - ki kendisi gerçekten işinin ehli - birbirinden değerli isimleri ağırladı. Salon adeta müzik tarihimizin yaşayan efsaneleriyle doluydu. Kimler yoktu ki?
Gecede Neler Yaşandı?
Geceyi anlatmaya nereden başlasam bilemiyorum doğrusu. Önce şu ödül töreni vardı ki... MSG Yönetim Kurulu Başkanı Engin Duran'ın konuşması herkesi duygulandırdı. "25 yıl önce küçük bir tohumduk" diye başladı söze, "şimdi ise müzik emekçileri için güçlü bir çınar olduk." Gerçekten de öyle.
Ve ödüller... Ah, o ödül töreni! Müzik dünyasının emektarlarına, genç yeteneklere, hepsine tek tek değer verdiler. Her biri ayrı bir hikaye, ayrı bir emek aslında. İnsan izlerken, bu insanların eserleriyle hayatımıza nasıl dokunduklarını düşünmeden edemiyor.
Duygusal Anlar ve Sürprizler
Gece boyunca gözlerimin dolmadığı anları saymak daha kolay. Özellikle bazı konuşmalar vardı ki... Mesela bir besteci, "MSG sayesinde artık eserlerimizin karşılığını alabiliyoruz" derken sesi titriyordu. Bu işin emek kısmını bilmeyen anlayamaz belki ama - gerçekten zorlu bir süreç.
Bir de sürpriz konuklar tabii! Kimi sahneye çıkıp anılarını anlattı, kimi genç müzisyenlere tavsiyeler verdi. Ortam öyle sıcak, öyle samimiydi ki... Sanki kocaman bir ailenin yıllık buluşması gibiydi.
Müzik mi? Onu sormayın bile. Gece boyunca çalan şarkılar aslında hepimizin hayatının birer parçasıydı. O melodileri duydukça insan ister istemez kendi anılarında kayboluyor. İlginç değil mi? Bir beste bazen bir insanın hayatını özetleyebiliyor.
25 Yıllık Serüven
Peki nereden nereye? 1999'da kuruldu MSG. O günlerde kim tahmin edebilirdi bu kadar büyüyeceğini? Türkiye'de müzik eserlerinin telif haklarını korumak - o zamanlar neredeyse imkansız bir hayaldi. Ama bakın, çeyrek asır sonra neredeyiz.
Bugün binlerce üyesi var birliğin. Yılda milyonlarca liralık telif hakkı dağıtıyorlar. Bu rakamlar sadece istatistik değil aslında - her biri bir emeğin, bir yaratıcılığın karşılığı.
Gelecek için ne mi planlıyorlar? Engin Duran'ın dediğine göre daha genciz, daha çok işimiz var. Teknolojiyle birlikte değişen müzik dünyasına ayak uydurmak, daha fazla müzisyene ulaşmak... Yol uzun yani.
Gece bitip de herkes dağılırken, şunu düşünmeden edemedim: Bu insanlar olmasa, hayatımızın soundtrack'i nasıl olurdu? Belki de farkında bile değiliz ama onlar, günlük koşturmacamızın içinde bize eşlik eden o müzikleri yaratarak aslında hayatlarımıza anlam katıyorlar.
Ve MSG... İşte tam da bu yüzden önemli. Çünkü onlar, bu sihirli dokunuşu yapan insanların emeğinin karşılığını alması için çalışıyor. Nice 25 yıllara!