
Gözlerinin içi gülüyordu ama hüzün de vardı bakışlarında. İbrahim Tatlıses, o meşhur 'Ara' türküsünü ilk kez Süleyman Demirel için söylediği anları anlatırken sesi titriyordu adeta.
"Demirel bana dedi ki: 'İbo, sen bu türküyü söylerken benim hayatım gözlerimin önünden geçti.'" diyor Tatlıses ve ekliyor: "O an anladım ki bu türkü sadece bir şarkı değil, bir adamın hikâyesiymiş."
O Gece Her Şey Değişti
1994 yılıydı. Ankara'da bir davetteydiler. Tatlıses, Demirel'in en sevdiği sanatçılardan biriydi zaten. "Bana 'İbo, bana bir türkü oku' dedi" diye anlatıyor o anı. "Ben de 'Ara'yı söyledim. Demirel'in gözleri doldu. Meğer o türküde kendi hayatını bulmuş."
Kim bilebilirdi ki bir türkünün siyasetin soğuk koridorlarını ısıtabileceğini? İşte o gece, müzikle politika arasında görünmez bir köprü kuruldu.
"Siyasetçiler de İnsandır"
Tatlıses'in söylediğine göre Demirel, bu türküyü o kadar çok sevmiş ki defalarca söyletmiş kendisine. "Bazıları siyasetçilerin duygusuz olduğunu sanır" diye düşünüyor Tatlıses. "Ama onlar da bizim gibi insan. Onların da yürekleri var, onların da hüzünleri var."
Belki de 'Ara' türküsü, siyasetin sert dünyasında bir yumuşaklık anıydı. Kim bilir?
Tatlıses, Demirel'in vefatından sonra bile o anları unutamadığını söylüyor. "Bazen öyle insanlar gelir ki hayatına, izi kalır" diyor ve susuyor bir an. "Demirel de öyle biriydi işte."
Müziğin gücü işte budur: Siyasetin bile erişemediği yerlere dokunur, kalpleri birleştirir. Tatlıses'in 'Ara'sı da tam olarak bunu yapmıştı - bir Cumhurbaşkanı'nın bile yüreğine dokunmuştu.