O gece her şey normal başlamıştı. Perde açıldı, ışıklar yandı ve Tolga Güleç sahneye çıktı. Ama kimse birkaç dakika sonra olacaklara hazır değildi, o da dahil.
Aniden, tam bir hareket sahnesi sırasında, ayağı takıldı. Öyle sert bir düşüş ki - seyirciler nefesini tuttu. Yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu: keskin, delici bir acı.
"İlk düşündüğüm şey, seyircileri hayal kırıklığına uğratmamaktı," diyor sonradan. "Acı mı? Evet, inanılmaz derecede acıyordu. Ama tiyatro işte bu - perde inene kadar devam."
Profesyonellik Nedir Gösterdi
İşte o an her şey belli oluyor gerçekten. Bazıları pes ederdi belki, ama o etmedi. Yüzünü buruşturdu, belki bir an için duraksadı, sonra toparlandı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etti repliklerine.
Seyirciler arasında fısıltılar:
- "Acaba gerçekten incindi mi?"
- "Bu kadarını nasıl başarıyor?"
- "Profesyonellik işte budur!"
Oyun bitene kadar - ki neredeyse bir saat daha sürdü - tek bir şikayette bulunmadı. Yüz ifadesi zaman zaman acısını ele veriyordu tabii, ama ses tonu asla. Replikler aynı enerjiyle, aynı duyguyla devam etti.
Sonrası Daha Zorlu
Perde kapandığında ise asıl mücadele başladı. Sahne arkasına ulaştığında artık yürümekte zorlanıyordu. Hemen buz tedavisi ve ilk müdahale için hazırlıklar başladı.
"Bazen en zoru, iş bittikten sonra direncin kırılmasıdır," diye açıklıyor bir tiyatro eleştirmeni. "Sahnede adrenalin sizi ayakta tutar, ama sonra gerçek acı gelir çöker."
Tolga Güleç için de öyle oldu. Hastanede yapılan kontrollerde ciddi bir burkulma teşhisi kondu. Dinlenmesi, hatta belki bir süre sahne alamaması gerekiyordu.
Ama işin ilginci - ertesi gün provalara gelmekte ısrar etti. "Seyirci için her şeyi yaparsın," diyor. "Bu meslek biraz da delilik gerektirir zaten."
Bu olay, sanatçıların seyirciye olan bağlılığının ne denli güçlü olabileceğini bir kez daha gösterdi. Acıyı bir kenara bırakıp, söz verdiği performansı sergilemek... İşte gerçek profesyonellik budur.