İstanbul'un kültür sanat kalbi Atatürk Kültür Merkezi, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın o coşkulu ruhuna büründü adeta. Her köşesinden vatan sevgisi fışkıran, tarihin gurur dolu sayfalarını anımsatan bir geceydi.
Şef Cem Yılmaz'ın muhteşem yönetimindeki orkestra, öyle bir performans sergiledi ki, salondaki herkesi adeta büyüledi. Parmaklarında sihir varmışçasına yönettiği müzisyenler, her notada zaferin hikayesini anlatırcasına çaldılar.
Birbirinden Özel Eserlerle Dolu Repertuvar
Programda neler yoktu ki? Türk müziğinin en sevilen marşlarından, modern bestelere uzanan geniş bir yelpaze vardı. Her eser, dinleyicileri adeta zaman tüneline soktu - o gurur dolu günlere götürdü.
- İstiklal Marşı'nın coşkulu seslendirilişi
- Zafer temalı özel besteler
- Halkın dilinden düşmeyen marşlar
- Modern yorumlarla zenginleştirilmiş klasikler
Salondaki en dikkat çekici anlardan biri de, izleyicilerin hep bir ağızdan marşları söylemesiydi. O anki duygu yoğunluğunu tarif etmek kelimelerle mümkün değil gerçekten.
Görsel Şölen ve Anlamlı Dekor
Sadece müzik değildi tabii ki etkileyici olan. Sahne arkasındaki dev ekranlarda yansıtılan tarihi görüntüler, öyle güzel seçilmişti ki... Her kare, müziğin gücüne güç katıyor, izleyenleri o anlara yeniden götürüyordu.
Özellikle gençlerin yoğun ilgisi dikkat çekiciydi. Kimi aileler çocuklarıyla gelmişti, kimi gençler arkadaş grupları halinde... Hepsinin yüzündeki o gurur ifadesi görülmeye değerdi.
Konser sonunda yaşananlar ise tam anlamıyla duygusal bir patlamaydı. Seyirciler ayakta alkışlarken, bazı gözlerde yaşların parladığını görmek mümkündü. Öyle ya, zaferi kutlamak sadece eğlenmek değil, aynı zamanda o günleri hatırlamak ve minnet duymaktı.
Bu kutlama, sıradan bir konserden çok daha ötesiydi aslında. Bir milletin tarihini, kimliğini ve bağımsızlık aşkını müzikle buluşturan muhteşem bir organizasyondu. AKM'nin o görkemli salonu, o gece sadece bir konser mekanı değil, adeta bir milli bilinç merkeziydi.
