Tam da 'yetenek yaş tanımaz' derler ya, işte onun canlı kanıtı! 10 yaşındaki Defne Zeynep Enci, sinema dünyasına adım atar atmaz fırtına gibi esti ve Türkiye'nin en köklü film festivallerinden birinde tarih yazdı.
Düşünsenize, daha dün gibi oyun oynadığı sokaklardan, Türkiye'nin en prestijli sinema ödüllerinden birine uzanan bir yolculuk bu. Hiç de kolay değil, kimseye nasip olmaz.
Altın Portakal'ın En Genç Yıldızı
60. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Gölgeler ve Işık' filmindeki olağanüstü performansıyla 'En İyi Çocuk Oyuncu' ödülünü alan Defne, salondaki herkesi adeta büyüledi. Ödül töreninde yaşadığı o anları tarif etmek gerçekten zor - gözlerindeki o saf mutluluk, heyecanı, her şey...
"Aslında hala rüyadayım sanıyorum" diyor gülümseyerek. Kim bilir, belki de hepimiz onun bu masalsı başarısına ortak olmanın rüyasını görüyoruz.
Ailesinin Gurur Kaynağı
Defne'nin annesi ve babası, kızlarının bu büyük başarısı karşısında gözyaşlarını tutamadı. Backstage'de yaşanan o duygusal anlar, gerçekten görülmeye değerdi. Anne, "Kızımızın bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir başarıya imza atacağını hiç düşünmemiştik" derken sesi titriyordu.
Baba ise daha sakin, ama içten bir gururla ekliyor: "Defne her zaman yaratıcı bir çocuktu. Küçük yaşlardan beri hikayeler uydurur, karakterler canlandırırdı."
Film Setindeki İlk Günler
Defne, set deneyimini anlatırken gözleri parlıyor: "İlk gün biraz gergindim aslında. Ama yönetmenim ve set arkadaşlarım o kadar sıcak karşıladılar ki... Sanki ikinci ailem gibi oldular."
Filmdeki rolü için aylarca hazırlandığını, karakterini anlamak için günlükler tuttuğunu fısıldıyor adeta. Profesyonelliği ve olgunluğu, yaşının çok ötesinde.
Peki ya okul ve set arasındaki denge? "Öğretmenlerim çok anlayışlı davrandı" diyor. "Derslerimi aksatmamaya özen gösterdim. Bazen sette ders çalışırken bile buldum kendimi."
Gelecek Hayalleri
Bu ödülün sadece bir başlangıç olduğuna inanıyor genç oyuncu. "Büyüyünce hem oyuncu hem de yönetmen olmak istiyorum" diye heyecanla anlatıyor. "Kendi hikayelerimi anlatmak, insanlara dokunmak..."
Onun bu tutkusu ve azmi, Türk sinemasının geleceği için umut veriyor doğrusu. Belki de yarının Yeşilçam'ının ilk tomurcuklarını görüyoruz şu an.
Altın Portakal'ın bu genç yeteneği, sadece bir ödül almadı - o, aslında hepimize bir mesaj verdi: Hayallerin peşinden koşmak, yaş tanımaz. Ve kim bilir, belki de sinemamızın yeni parlayan yıldızını izliyoruz şu anda.