Kim derdi ki, Yeşilçam'ın o unutulmaz yüzünün arkasında böyle bir sır gizliydi? Bahar Erdeniz - evet, o 'Esmer Güzel' - yıllardır bizden sakladığı bir gerçeği nihayet açığa vurdu. Aslında tam olarak vurmadı da, gerçek kendiliğinden ortaya çıktı diyelim.
Hayat bazen öyle tuhaf sürprizler yapıyor ki... İnsan "Yok artık!" demekten kendini alamıyor. Bahar Hanım'ın oğlu, ekranların sevilen isimlerinden biri çıktı. Üstelik tam da annesinin yolundan gitmiş!
Kan Bağı mı, Yetenek Bağı mı?
Genetik mirasın gücünü hiçe sayamazsınız. Anne tiyatro kökenli, oğul da aynı yolda ilerlemiş. Fakat - ve bu kısım çok önemli - kendi kimliğiyle, kendi çabasıyla yıldızlaşmış. Annenin gölgesinde büyümek yerine, kendi güneşi olmayı başarmış.
Düşünsenize, yıllardır izlediğiniz, beğendiğiniz bir oyuncunun, sevdiğiniz bir Yeşilçam efsanesinin evladı olduğunu öğreniyorsunuz. İnsanın aklına hemen "Neden daha önce açıklamadılar?" sorusu geliyor. Belki de kendi başarılarının gölgelenmesini istemediler. Kim bilir?
Sanatın Kalıtsal Yüzü
Şu sanat dünyasına bakıyorum da... Yetenek bazen aileden geliyor, bazen de ansızın ortaya çıkıyor. Bu ikilide ise hem genetik hem de çevresel faktörler birleşmiş gibi görünüyor. Anne zaten işin erbabı, oğul da bu mirası en iyi şekilde değerlendirmiş.
- Annesinin oyunculuk kariyerinden etkilenmiş mi? Kesinlikle!
- Kendi yolunu kendi mi çizmiş? Hiç şüphesiz!
- İsim benzerliği kurmak mümkün mü? Asla!
Bu hikaye bize şunu gösteriyor: Başarı, isimle değil emekle geliyor. Genler yardım edebilir belki, ama asıl belirleyici olan çalışmak ve inanmak.
Sessiz Bir Gurur Hikayesi
Belki de en güzeli, bu ilişkinin medyadan uzak, sade ve samimi kalması. Kimse birbirinin önüne çıkmamış, kimse bir diğerinin başarısından medet ummamış. İkisi de -anne ve oğul- kariyerlerini ayrı ayrı inşa etmişler.
Peki sizce bu kadar uzun süre bu sırrı saklamak kolay oldu mu? Bence hayır. Özellikle de her ikisinin de kamera önünde olduğu düşünülürse... Ama işte, bazı değerler şöhretten daha önemli. Aile mahremiyeti gibi.
Bu açıklama sonrası sevenlerin tepkisi ne mi oldu? Şaşkınlık ve mutluluk karışımı. Kimileri "Ben demiştim!" diye sevinirken, kimileri de "Vay be, hiç aklıma gelmezdi!" diye hayretlerini gizleyemedi.
Sonuç olarak, Yeşilçam'dan günümüze uzanan bu sanat köprüsü, aslında Türk sinemasının ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor. Ve bize şunu hatırlatıyor: Bazen en büyük sürprizler, en tanıdık yüzlerin arkasında saklıdır.