
Dün geceki Emmy Ödül Töreni'nde beklenmedik bir an yaşandı—herkesin nefesini tuttuğu o mikrofon anında, Hannah Einbinder sadece bir ödül kazananı olarak değil, ahlaki duruşuyla da konuşulacak bir isim haline geldi. Kalabalığın arasından yükselen sesi, salonu bir anda sessizliğe boğdu.
Üstelik Einbinder'in Yahudi kökenli olması, bu çıkışı çok daha anlamlı kılıyor. Sahnede, "Filistin özgür olsun" demekle kalmadı; İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını da açıkça eleştirdi. İnsan hakları ihlallerine dikkat çekti. Bu, özellikle Hollywood'un suskunluğu düşünüldüğünde—cesur, belki de riskli bir hamleydi.
Salondaki tepkiler mi? Karışık. Kimi ayakta alkışlarken, kimi donuk kaldı. Ama şunu söylemeliyim: Einbinder, o kırmızı halılı dünyaya insanlık dersi verdi adeta. Sadece bir performans ödülü almakla yetinmedi; vicdan ödülünü de sahneden aldı.
Zaten son dönemde—özellikle de sosyal medyada—birçok ünlü isim benzer tepkiler veriyor. Ama Emmy gibi global bir platformda, canlı yayında böyle bir mesaj vermek... İşte bu, başka bir etki yaratıyor. Dünya basını da hemen bu anı manşetlerine taşıdı.
Peki Einbinder kim mi? 'Hacks' dizisindeki performansıyla tanınıyor. Genç yaşına rağmen—sadece oyunculuğuyla değil, duruşuyla da iz bırakıyor. Onun bu çıkışı, sanatın siyasetten ayrılamayacağını bir kez daha hatırlattı hepimize. Belki de ödül geceleri artık sadece ödüllerin değil, mesajların da gecesi olacak.