Sanat dünyamız bugün derin bir üzüntü yaşıyor. Tiyatronun gerçek bir duayeni, belki de adını çok kişinin bilmediği ama izlerini onlarca ünlü isimde gördüğümüz Süheyla Altmışdört, aramızdan ayrıldı. 84 yıllık ömrüne sığdırdığı onlarca başarı, geride bıraktığı yüzlerce öğrenci - işte asıl mirası bu.
Kimdi bu kadın? Dışarıdan bakınca sıradan bir tiyatro hocası gibi görünebilirdi. Ama içeride, o sınıfta, bir sihirbazdı adeta. Yetiştirdiği isimler arasında İsmail Hacıoğlu, Beren Saat, Demet Evgar gibi yıldızlar var. Hepsi de onun o katı ama bir o kadar da sevgi dolu disiplininden geçtiler.
Bir Nesle Işık Oldu
Aslında düşününce, ne garip değil mi? İsimlerini andığımız o ünlü yüzler ekranlarda parlarken, onları yetiştiren bu büyük usta hep arka planda kalmayı tercih etti. Sanki şöhretin parıltısından hiç hoşlanmıyor gibiydi. Onun için önemli olan sanatın ta kendisiydi, gerisi - nasıl desem - teferruattı.
Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ndeki yıllar... Orada geçen onlarca yıl. Sabahın erken saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar çalıştı. Öğrencilerine sadece oyunculuğu değil, hayatı öğretti. Disiplin, saygı, sanata duyulan tutku - bunlar onun vazgeçilmez prensipleriydi.
Son Yolculuğu
Cenazesi, yakınlarının ve sevenlerinin katılımıyla Teşvikiye Camii'nden kaldırıldı. Orada kimler yoktu ki? Yetiştirdiği öğrenciler, meslektaşları, sanatın diğer ustaları... Hepsi bir ağızdan "Veda etmiyoruz, sadece hoşça kal diyoruz" der gibiydiler.
İstanbul'da toprağa verildi. Belki de en çok bu şehir onu anlayacak - sanatın, kültürün başkenti. Çünkü o, bu şehrin sanat hayatına silinmez izler bıraktı.
Geride bıraktıkları? Sadece birkaç isim değil, Türk sinemasının ve tiyatrosunun kilometre taşları. Onun öğretileri, yetiştirdiği her sanatçıyla birlikte çoğalarak devam edecek. Sanat dünyası bugün bir yıldızını kaybetti evet, ama o yıldızın ışığı öğrencilerinde yaşamaya devam edecek.
