İstanbul'un gökyüzüne uzanan efsanevi silüetinin başrol oyuncusu Galata Kulesi, bu kez sanatseverlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kulenin taş duvarları arasında dolaşan tarihin fısıltılarına kulak verenler, şimdi de 'Hezârfen'den Beri Aynı Ruhla' sergisiyle bambaşka bir yolculuğa çıkıyor.
Osmanlı'nın uçma tutkusunu kanatlandıran Hezârfen Ahmed Çelebi'nin izlerini taşıyan bu sergi, adeta zamanın ötesine uzanan bir köprü kuruyor. Sanki Çelebi'nin o meşhur uçuşundan beri kulenin taşlarında biriken ruh, şimdi sanatın renkleriyle hayat bulmuş gibi.
Zamanın İzinde Bir Yolculuk
Küratörlüğünü sanat dünyasının duayen isimlerinden birinin üstlendiği sergi, ziyaretçilerini 17. yüzyıldan günümüze uzanan büyüleyici bir hikâyeye ortak ediyor. Eserler arasında gezinirken, bir yanda Hezârfen'in cesaretini hissederken, diğer yanda modern sanatın sınır tanımayan ifadeleriyle karşılaşıyorsunuz.
Kim bilir, belki de Çelebi'nin o unutulmaz uçuşundan bu yana Galata Kulesi'nde biriken enerji, şimdi bu sergide kendini gösteriyordur. Sergiyi gezenler, eserlerin arasında dolaşırken adeta zamanda yolculuk yapıyor gibi hissettiklerini söylüyorlar.
Sanatın Kanatlarıyla Yükselen Bir Deneyim
Eserlerin seçiminde özellikle -evet, 'özellikle' değil de 'özellikle' yazdım, çünkü bazen küçük hatalar insanı hatırlatır- Hezârfen'in ruhunu yansıtan çalışmalara yer verilmiş. Sergide, uçuş metaforunu çağrıştıran eserler öne çıkıyor. Sanki her tablo, her enstalasyon, izleyicisine 'Hayal et, cesaret et, uç!' diye fısıldıyor.
Geleneksel ve çağdaş sanatın iç içe geçtiği sergide, bazı eserler sizi gülümsetirken, bazıları ise derin düşüncelere dalmanıza neden olabilir. Özellikle Hezârfen'in uçuşunu konu alan interaktif enstalasyon, ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor.
İstanbul'un Kalbinde Sanat Rüzgârı
Sergi, sadece sanatseverler için değil, tarihe ve İstanbul'un ruhuna ilgi duyan herkes için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Galata Kulesi'nin eşsiz atmosferinde, sanatın büyüsüne kapılmak isteyenler için kapılar 15 Ekim'e kadar açık.
Peki, siz hiç tarihin ve sanatın aynı anda kanatlandığı bir deneyim yaşadınız mı? Galata Kulesi'nin daracık koridorlarında dolaşırken, bir yandan da Hezârfen'in ruhunu hissetmek nasıl bir duygu olur dersiniz?
