İstanbul'un kalbinde, Gülhane Parkı'nın hemen yanı başında, tarihle sanatın dans ettiği bir mekan var. Evet, o bildiğiniz sarnıç! Ama artık sadece su değil, sanat da saklıyor içinde.
Şu an orada olsaydınız, taş duvarların fısıldadığı hikayelere kulak kesilirdiniz. Her biri farklı hikayeler anlatan 15 sanatçı, 30 eserleriyle çıkagelmiş. Resmen tarihin nefes aldığı bu mekanda, modern sanatın nabzı atıyor.
Zamanda Yolculuk
İşin en çarpıcı yanı şu: Bizans döneminden kalma bu sarnıç, günümüz sanatıyla buluşuyor. Sanki zamanın içinde bir köprü kurulmuş gibi. Taş kemerlerin altında dolaşırken, bir yandan yüzyılların ağırlığını hissediyorsunuz, bir yandan da günümüzün en taze sanat eserleriyle karşılaşıyorsunuz.
Küratörlerden biri anlatıyor: "Bu mekan zaten başlı başına bir sanat eseri. Biz sadece ona eşlik ediyoruz." Hakikaten de öyle. Işık oyunlarıyla aydınlatılmış sarnıç, adeta canlanmış gibi duruyor.
Sanatın Yeni Soluk Mekanı
Peki neler var içerde? Ah, anlatması zor! Kimi eserler o kadar etkileyici ki, insan bir süre bakakalıyor. Resimler, heykeller, enstalasyonlar... Her biri farklı bir dil konuşuyor ama hepsi aynı mekanın büyüsünde buluşuyor.
Şöyle düşünün: Tarihi bir mekan, ama içinde çağdaş sanatın en yenilikçi örnekleri. Bu tezatlık aslında müthiş bir uyum yaratıyor. Ziyaretçilerden biri şöyle diyor: "Burada olmak, hem tarihe hem de bugüne dokunmak gibi."
- 15 farklı sanatçının imzası
- 30 seçkin eser
- Tarih ve modernitenin buluşması
- Görsel şölen
İnsan şaşırıyor doğrusu. Böyle mekanlar İstanbul'da var ama çoğumuzun haberi yok. İşte bu sergi, hem sanatseverlere hem de tarih meraklılarına hitap ediyor. Haftanın her günü açık ve giriş ücretsiz. Bence kaçırmayın derim.
Son bir not: Orada olduğunuzda, lütfen bir an durup dinleyin. Taşların arasından gelen sesleri hissedin. Çünkü orası artık sadece bir sarnıç değil, sanatın kalbinin attığı yer.
