
Böyle anlar genellikle filmlerde olur derler ama hayat bazen senaryoları solluyor. Perşembe akşamı Nişantaşı'nda bir sanat galerisinde yaşananlar, tam da bu dediğimi kanıtlar nitelikteydi.
Mükemmel bir organizasyon, şık davetliler ve tabii ki sanatın büyüleyici atmosferi. Her şey olağanüstü görünüyordu ta ki o üçlü aynı kareye girinceye kadar.
Geçmiş ve Gelecek Aynı Salonda
Ünlü sosyetik figürün eski aşkı, tam da herkesin 'acaba gelir mi?' diye fısıldaştığı sırada kapıdan giriş yaptı. Kimse beklemiyordu çünkü. Ama hayatın garip sürprizleri işte böyle anlarda patlak veriyor.
Davetlilerin nefesleri kesildi adeta. Bir anlık sessizlik... Sonra? Sonrası gerçekten takdire şayan.
Olgunluk Gösterisi
İnsanların sandığı gibi gerginlik falan yok. Tam tersine, son derece doğal ve olgun bir tavırla selamlaştılar. Hatta bir süre sohbet bile ettiler. Görgü kurallarının ötesinde bir nezaket örneği sergilendi diyebilirim.
Yeni eşin davranışlarıysa gerçekten alkışı hak ediyordu. Hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermeden, gülümsemesini eksik etmedi. İçtenliği yüzünden okunuyordu.
Ortam Nasıldı?
Galeri, İstanbul'un sanatsever elitleriyle doluydu. Her köşede farklı bir sohbet halkası, şık kıyafetler ve ince zevkler. Sanatın birleştirici gücü, o gece bir kez daha kendini gösterdi.
Davetliler arasında ünlü iş insanları, sanatçılar ve medya yüzleri dikkat çekiyordu. Hepsi de bu özel açılış için bir araya gelmişti.
Detaylar Konuşuluyor
Gece boyunca herkesin dilinde aynı soru: 'Nasıl bu kadar doğal davranabildiler?' Bence cevabı basit: Gerçek olgunluk, böyle anlarda ortaya çıkar. Suni gülümsemeler ya da zoraki diyaloglar yerine, samimi bir iletişim kurmayı başardılar.
Kim bilir belki de sanatın iyileştirici gücü, ortamdaki herkesi etkilemiştir. Sonuçta, güzel bir sergi açılışında yaşanabilecek en olumlu sürprizdi bu.
İstanbul'un sosyete hayatına dair bu tür anekdotlar, her zaman ilgi çekmiştir. Ama bu seferki, dedikodu malzemesi olmaktan çıkıp bir nezaket dersi olarak hafızalara kazındı.