İstanbul'un kalbinde, yüzyıllardır ayakta duran tarihi bir sarnıç, bambaşka bir kimliğe büründü. Evet, yanlış duymadınız - o kadim su depolarından biri, şimdilerde sanatseverlerin uğrak noktası haline geldi. Kim derdi ki taş duvarların arasında böylesine modern bir rüzgar esecek?
Aslında düşününce ne kadar da mantıklı geliyor. Suyun çağlar boyu taşıdığı anlamlar, sanatçıların ellerinde yeni formlara bürünmüş. Adeta tarihle bugünün el ele verdiği bu mekanda, her köşe başka bir sürprizle dolu.
Işık Oyunları ve Suyun Dansı
Görseniz şaşarsınız - o eski taşların üzerine yansıyan ışıklar öyle bir dans ediyor ki! Sanatçılar, suyun yansıtıcı özelliğini kullanarak gerçekten zekice işler çıkarmış. Bazen mavinin tonları sarnıcın karanlık köşelerini aydınlatıyor, bazen de turuncunun sıcaklığı insanı içine çekiyor.
Şöyle bir durup düşünüyorum da... Belki de en etkileyici yanı, bu serginin sadece göze hitap etmemesi. Suyun sesi, taşların kokusu, ışığın oyunu - tüm duyulara hitap eden bir şölen bu.
Zamanın İzlerinde Sanat
Farklı disiplinlerden gelen sanatçıların eserleri, mekanın tarihi dokusuyla inanılmaz uyum sağlıyor. Kimi enstalasyonlar o kadar doğal duruyor ki, sanki yüzyıllardır oradaymış gibi hissettiriyor. Modern ile antik olanın bu buluşması, insanda tuhaf bir zaman algısı yaratıyor doğrusu.
Bir yanda bin yıllık taşlar, diğer yanda günümüzün en son teknikleriyle üretilmiş eserler... İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Acaba bizden sonraki bin yılda bu eserler nasıl anılacak?
Sergiyi gezenler arasında hem gençler hem de yaşlılar var. Kimi selfie çekiyor, kimi sessizce köşesine çekilip izliyor. Bu çeşitlilik bile başlı başına güzel aslında - sanatın birleştirici gücü işte budur!
Küratörün Gözünden
Projenin küratörü, "Amacımız tarihle diyalog kurmak" diyor ve ekliyor: "Su, hayatın kaynağı. Sanat da öyle. İkisini buluşturmak istedik." Haklı değil mi? İnsan su olmadan yaşayamaz, sanatsa ruhun suyu gibi.
Eserlerin seçiminde mekanın ruhuna uygun olmasına özellikle dikkat edilmiş. Her parça, sarnıcın atmosferiyle konuşuyor, tartışıyor, bazen de şakalaşıyor adeta.
Şahsen ben en çok su yüzeyine yansıtılan projeksiyon çalışmasını beğendim. Suyun dalgalanmasıyla değişen görüntüler, izleyiciyi hipnotize eder gibi. İnsan bakarken kendini kaybediyor, zamanın akışına kapılıp gidiyor.
Pratik Detaylar
- Sergi, haftanın her günü ziyarete açık
- Giriş ücreti oldukça makul - öğrencilere indirim var
- Rehberli turlar da mevcut - tavsiye ederim
- Fotoğraf çekmek serbest, tabii flaşsız
Son bir not: Giderseniz mutlaka suyun sesini dinleyin bir köşede. O sesin içinde kaybolmak, modern hayatın telaşından uzaklaşmak için birebir. Kim bilir, belki siz de benim gibi birkaç saatliğine zamanın dışına çıkarsınız.