Yeşilçam denilince akla gelen o kadim yüzlerden biri... Alev Oraloğlu. Kimine göre mahallenin sıcakkanlı annesi, kimine göre beyazperdenin naif karakteri. Ama işin aslı, onun hikayesi sandığınızdan çok daha renkli!
Şöyle bir düşünsenize; 70'li yılların o tozlu sinema platolarında, ışıkların altında parlayan bir isimdi o. Aslında -belki de hiç tahmin edemeyeceğiniz- tiyatro kökenliydi. Evet, doğru duydunuz! Sahne tozu yutmuş, perdeler açılıp kapandıkça büyümüş bir yetenekti.
Perde Arkasındaki Hayat
Oraloğlu'nun özel hayatı ise tam bir sürprizler yumağı. Mesela, hiç düşündünüz mü onun sinema dışındaki yaşamını? İşte tam bu noktada işler ilginçleşiyor. Özel hayatını neredeyse bir sır gibi saklayan sanatçı, aslında oldukça renkli bir sosyal çevreye sahipti.
Oyunculuk kariyerinde -inanması güç ama- tam 40'a yakın filmde rol almıştı. Her biri birbirinden farklı karakterler... Kimi zaman dram, kimi zaman komedi. Peki ya en çok hangi rolüyle hatırlanıyor dersiniz? Tabii ki Gamze Özçelik'in annesi rolü!
Bilinmeyen Yönleri
- Tiyatro tutkusu sinema kariyerinden önce başlamıştı
- Setlerdeki uyumlu çalışma tarzıyla bilinirdi
- Özel hayatını medyadan ustalıkla uzak tutmayı başarmıştı
- Sinema tarihine adını altın harflerle yazdıran nadir isimlerdendi
Aslında şu ironiye bakar mısınız? Ekranda 'anne' rollerine hayat verirken, özel hayatında da tam bir aile kadınıydı. Ama işte, o zamanlar bunları konuşmak pek de moda değildi.
Sanatçının vefatı ise sevenlerini derinden üzdü. Ama geride bıraktığı filmler, onu her daim yaşatacak. Şimdi düşünüyorum da, keşke bugünün genç oyuncuları onun tevazusundan, sanat anlayışından bir şeyler öğrenebilseler.
Sonuç olarak -ve itiraf etmeliyim ki- Alev Oraloğlu gibi sanatçılar bir daha gelmez. O, Yeşilçam'ın gerçek bir hazinesiydi. Siz ne düşünüyorsunuz? Sizin için hangi rolü unutulmazdı?
