
Beyazperdenin nabzı bu kez politik bir duruşla atıyor. Tam da Oscar telaşının yaşandığı şu günlerde, uluslararası sinema camiasından beklenmedik bir hareket geldi. Neredeyse hepimizin izlediği, hayranlık duyduğu o isimler... Birdenbire sessiz kalmayı reddettiler.
İnanması güç ama gerçek: Yüzlerce yönetmen, senarist ve oyuncu, İsrail'in Gazze'deki politikalarını protesto etmek için tarihi nitelikte bir boykot çağrısı yayınladı. Bu öyle sıradan bir tepki değil - adeta sanat dünyasında deprem etkisi yaratan bir dalga.
Peki Kimler Var Bu Listedeki İsimler Arasında?
Hollywood'un Oscar'lı yıldızlarından bağımsız sinemanın usta isimlerine kadar uzanan geniş bir yelpaze. Hepsi de aynı şeyi söylüyor: "Artık yeter!"
Öyle ki; bazıları için bu karar kariyerlerini riske atmak anlamına geliyor. Ama görünen o ki sanatçılar bu riski almaya hazır. "Sanatın siyasetten ayrı olduğu" yönündeki geleneksel görüşü yıkarak, ahlaki bir duruş sergiliyorlar.
Boykotun Somut Etkileri Ne Olacak?
Aslında cevap basit: İsrail sinema endüstrisiyle işbirliğini tamamen askıya almak. Film çekimleri, ortak yapımlar, festivaller... Hepsinde bir soğuk rüzgâr esecek gibi duruyor.
Düşünsenize; uluslararası festivallerde İsrail yapımlarının önüne set çekilecek. İsrailli yapımcılarla işbirliği yapanlar ise kamusal baskıyla karşılaşacak. Oldukça radikal bir hamle doğrusu!
Bu arada - insan ister istemez merak ediyor - acaba Türkiye'den de katılanlar var mı? Henüz net değil ama uluslararası arenada tanınan birkaç ismin bu harekete destek vermesi kuvvetle muhtemel.
Sanat ve Siyaset Arasındaki O İnce Çizgi
Kimileri "Sanatçı siyaset yapmamalı" diyecektir. Ama diğer yandan, tarih boyunca sanat hep toplumsal meselelere ayna tutmadı mı? Belki de tam zamanıdır.
Aslında bu tür boykotlar sinema tarihinde ilk değil. Daha önce de benzer protesto hareketleri oldu. Fakat bu kadar kapsamlı ve organize bir şekilde yapılanı gerçekten nadir görülüyor.
Peki ya seyirciler? Onlar nasıl karşılayacak bu durumu? Bazıları desteklerken, diğerleri "Sanatımıza politikayı karıştırmayın" diyebilir. Sonuçta herkesin bir fikri var.
Bir düşünün: Sinema perdesinde gördüğümüz yüzler, şimdi gerçek hayatta bir duruş sergiliyor. Belki de sanatın gücü tam olarak budur - sadece eğlendirmek değil, aynı zamanda düşündürmek ve harekete geçirmek.
Gelecek günlerde bu hareketin nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceğiz. Kesin olan bir şey var: Sinema dünyası artık eskisi gibi olmayacak.