
Kim derdi ki bir gün kameraların büyüsüne kapılıp kendini bu kadar içine atacağını? Ama işte, Yeşilçam'ın o renkli dünyasının ardında öyle karanlık oyunlar dönüyor ki... İnsanın sinemaya olan inancını sorgulatıyor.
Ünlü yönetmen İlker Gezici, tam da bu yüzden veda etti beyaz perdeye. Yılların emeği, hayalleri, birikimi – hepsi bir anda anlamını yitirdi. Neden mi?
Set Arkasında Dönen Kirli Oyunlar
Gezici'nin anlattıklarına göre, Yeşilçam'da işler hiç de göründüğü gibi yürümüyor. Prodüktörler, oyuncular, hatta teknik ekip arasında sürekli bir güç savaşı var. Herkes birbirinin ayağını kaydırmakla meşgul. İnsanların egoları, profesyonelliklerinin önüne geçiyor maalesef.
"Artık dayanamadım" diyor Gezici, sesindeki o buruk ton her şeyi anlatıyor aslında. "Yıllarca mücadele ettim ama nafile. Bu düzen değişmeyecek."
Yapımcılar ve Oyuncular Arasındaki Gizli Anlaşmalar
En çok da yapımcılarla oyuncular arasındaki gizli kapaklı işler yıpratmış onu. Setlerde yaşanan gerilimler, projelerin son dakika iptalleri, sözlerin tutulmaması... Tüm bunlar birikmiş zaman içinde.
Bir anısını anlatırken özellikle vurguluyor: "Bir proje için aylarca emek veriyorsunuz, her şey hazır, tam çekimlere başlayacaksınız ki... Bir bakıyorsunuz oyuncu başka bir projeye kaymış. Arkasında yapımcıların parmağı olduğu çok açık."
Sanat mı? Ticaret mi?
Aslında mesele şu: Sinema artık sanat olmaktan çıktı, tamamen ticari bir meta haline geldi. İnsanlar para kazanmak peşinde, güzel işler çıkarmak değil. Kalite, estetik, sanatsal kaygılar – bunlar ikinci planda kalıyor.
Gezici'nin de dediği gibi: "Para kazanmak elbette önemli ama bu kadar da değil. İnsanlar unutuyor ki sinema bir sanat dalı. Ruhu olmalı."
Peki Ya Seyirci?
Belki de en acı kısmı bu: Seyirci kalitesiz işlere razı geliyor. Ratingler uğruna içerikler sulandırılıyor, özgün projeler rafa kaldırılıyor. Kimse risk almak istemiyor.
İlker Gezici son noktayı koyarken oldukça net: "Artık bu düzende var olmak istemiyorum. Belki bir gün dönerim ama şu an için imkansız görünüyor."
Yeşilçam'ın parlak ışıklarının ardındaki bu karanlık gerçekler, bir yönetmenin hayallerini nasıl yok etti? Cevabı basit aslında: Sanatın ticarete yenik düşmesi...