İstanbul'un kültür sanat hayatına yeni bir soluk getiren Fişekhane, bu kez John Steinbeck'in dünyaca ünlü eseri Fareler ve İnsanlar'a ev sahipliği yaptı. Amerikan edebiyatının bu başyapıtı, sahnede adeta yeniden hayat buldu.
Oyunu izlemeye gelen tiyatro severler, akşamın ilk anlarından itibaren büyülü bir atmosfere kapıldılar. Sahne tasarımı o kadar etkileyiciydi ki, seyirciler kendilerini bir anda 1930'ların Amerika'sında, Büyük Buhran'ın ortasında buluverdiler. Dekorların ince ince işlenmiş detayları, oyuncuların performanslarıyla birleşince ortaya gerçekten nefes kesici bir tablo çıktı.
Oyuncuların Performansı Göz Kamaştırıcıydı
George ve Lennie'nin hayallerini, umutlarını ve trajik hikayesini anlatan oyuncular, sahnede adeta devleştiler. Lennie karakterini canlandıran oyuncunun naif ve güçlü performansı, seyircileri hem güldürdü hem de hüzünlendirdi. George'un ise Lennie'ye olan bağlılığı ve koruyucu tavrı, sahnede hissedilir derecede güçlüydü.
İkili arasındaki kimya gerçekten inanılmazdı - sanki yıllardır birlikte oynuyorlarmış gibi bir uyumları vardı. Diyaloglar öylesine doğal akıyordu ki, seyirci olarak kendinizi onların hayal dünyasının içinde buluveriyordunuz.
Seyircilerden Yorumlar
Oyun sonrasında salondan çıkan seyircilerin yüzlerindeki ifade her şeyi anlatıyordu adeta. "Yıllar sonra bu oyunu tekrar izlemek beni gençliğime götürdü" diyen bir seyirci, duygularını şöyle ifade etti: "Steinbeck'in kelimeleri sahnede can bulmuştu."
Bir başka tiyatro sever ise "Fişekhane'nin atmosferi bu oyuna ayrı bir anlam kattı. Tarihi dokunun içinde böyle evrensel bir hikayeyi izlemek gerçekten büyülüydü" yorumunu yaptı.
Neden Bu Oyun Hala Bu Kadar Etkileyici?
Aslında düşününce, Fareler ve İnsanlar'ın bu kadar yıldır popülerliğini koruması tesadüf değil. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan 'ait olma' duygusunu, dostluğun gücünü ve hayallerin kırılganlığını anlatıyor. Günümüzün hızlı dünyasında belki de hepimizin özlemini duyduğu şeyleri hatırlatıyor bize.
Fişekhane'deki bu prodüksiyon, işte tam da bu evrensel temaları başarıyla yakalamıştı. Yönetmenin modern yorumu, klasik metnin gücüyle birleşince ortaya hem sadık hem de yenilikçi bir uyarlama çıkmış.
Kültür sanat severlerin takip etmekten keyif alacağı bu prodüksiyon, İstanbul'un kültür hayatına değer katmaya devam ediyor. Eğer hala izleme fırsatı bulamadıysanız, kaçırmamanızı tavsiye ederim - pişman olmayacaksınız.