
Kim derdi ki Çanakkale’nin daracık sokaklarında, tarihin gürültüsünden sıyrılıp da böyle bir tat saklıymış? Öyle sıradan bir helvadan bahsetmiyoruz elbette. Bu, dedelerimizin dedesinden kalan bir tarif; her bir lokmasında memleketin ruhunu taşıyan, damaklarda iz bırakan cinsten.
Peki nedir bu helvanın sırrı? İşin içinde sadece iki malzeme var desem? Evet, yanlış duymadınız: un ve şeker. Ama öyle sıradan değil tabii ki. Bölgenin en kaliteli buğdayından elde edilen un ve tamamen doğal yollarla üretilen şeker… İşte sihir burada başlıyor.
Bir Denediniz Mi, Bir Daha Asla Vazgeçemeyeceksiniz
O kıvamı tutturmak öyle kolay değil. Saatlerce, hatta belki de günlerce kısık ateşte kavruluyor un. Rengi tam olarak altın sarısına dönene, mis kokusu sokağa taşana kadar. Sonra o an geliyor: şekerle buluşma anı. Burada iş, artık bir sanata dönüşüyor. Ustasının elinden çıkmış her bir helva, adeta bir tablo gibi.
Ve tadı… Ah, o tadı tarif etmek kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir nokta. Ağzınıza attığınız ilk lokmayla birlikte hafif bir tatlılık yayılıyor dilinize. Ardından, kavrulmuş unun o eşsiz aroması devreye giriyor. Öyle bir lezzet ki bu, sadece yemekle kalmıyorsunuz; adeta o anı yaşıyorsunuz. Çanakkale’nin rüzgârını, tarihin dokusunu hissediyorsunuz damağınızda.
Nesilden Nesile Aktarılan Bir Lezzet Mirası
Bu helvanın en güzel yanı, belki de onun bir aile geleneği olması. Tarifler, büyükannelerden torunlara, küçük notlar ve birkaç sırla birlikte aktarılıyor. Her ailenin kendine has bir dokunuşu mutlaka oluyor – belki biraz daha fazla kavurma, belki de ateşi bir derece düşük tutma. Bu küçük farklar, her helvaya ayrı bir karakter katıyor.
Yöre halkı için bu helva, sadece bir tatlı değil. O, bir hatıra, bir aidiyet sembolü. Düğünlerde, bayramlarda, özel günlerde mutlaka yapılıyor. Hatta derler ki, Çanakkale’ye gidip de bu helvadan yemeden dönen, aslında hiç gelmemiş sayılır.
Eğer yolunuz bir gün Çanakkale’ye düşerse – ki düşmeli de – bu eşsiz lezzeti tatmak için kendinize şans verin. Unutmayın, bazı tatlar vardır, sadece açlığı gidermez; ruhu da doyurur. İşte Çanakkale helvası, tam olarak onlardan biri.