Güneydoğu'nun kalbinde, tarihin ve kültürün harmanlandığı bir şehir Diyarbakır. Burası sadece surlarıyla değil, damaklarda iz bırakan eşsiz lezzetleriyle de ünlü. Adeta her köşesinden birbirinden özel tatlar fışkırıyor.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan şehir, kahvaltıda bile kendine has bir şölen sunuyor. Otlu peynirin keskin aroması, taze naneli çökelek ve bol baharatlı menemen... Diyarbakırlılar bunlarsız asla!
Mezelerin Sultanı: Patlıcanın Binbir Hali
Diyarbakır mutfağı denince akla ilk gelenlerden biri patlıcan. Bu mütevazı sebze, burada adeta bir sanat eserine dönüşüyor. Şimdi sıkı durun - bir patlıcanın en az 27 farklı şekilde pişirildiğini biliyor muydunuz?
- Közlenmiş patlıcanla yapılan babaganuş (ama Diyarbakır usulü!)
- İçli köfteye taş çıkartan patlıcan dolması
- Kıymalısı, kıymasızı, cevizlisi derken çeşit çeşit meze...
Öyle ki, Diyarbakır'da "patlıcan tükenmiş" demek, marketlerde kuyruk olması anlamına geliyor.
Ana Yemekler: Lezzetin Doruk Noktası
Asıl şov ana yemeklerde başlıyor. İçli köftenin anavatanı burası desem yalan olmaz. Diyarbakır usulü içli köfte, öyle maharet ister ki, hamurun inceliğiyle övünürler. "Hamur gerdirirken duyulan ses" diye bir kalite ölçütleri bile var!
Bir de meşhur kaburga dolması... Kuzunun en seçkin parçaları, özenle hazırlanan bulgur harcıyla buluşuyor. Pişmesi saatler sürse de, bir lokması tüm emekleri unutturuyor.
Tatlı Krizine Son: Kadayıfın Atası
Tatılı sevenler için Diyarbakır adeta bir cennet. Buranın kadayıfı, bildiğiniz kadayıflara hiç benzemez. Öyle ince, öyle narindir ki, "tel tel dökülüyor" demek abartı olmaz.
Nuriye tatlısı ise şehrin gururu. Bademin, tereyağının ve şerbetin muhteşem uyumu... Yiyenler "Bu tatlıda bir sır var!" diye diretir ama tarif asla tam verilmez.
Diyarbakır mutfağı sadece yemek değil, bir yaşam biçimi. Her lezzetin ardında yüzyılların birikimi, her sofrada sıcak bir gülümseme var. Bu şehre yolunuz düşerse, aç karnına gitmeyin derim - yoksa sofradan kalkamazsınız!
