Dün gece ekranlara gelen MasterChef Türkiye'de gerilim yine tavan yaptı. Öyle ki, yarışmacıların ter döktüğü mutfakta adeta zaman dondu kaldı. Kimi keser sallarken elleri titriyor, kimi de pişirdiği yemeğin kaderini beklerken içinden dualar okuyordu.
Dokunulmazlık oyunu derken... Aslında bu bölümün kilit noktası buydu. Yarışmacılar iki takıma ayrıldılar - kırmızılar ve maviler. Ve şunu söylemeliyim ki, mavi takımın performansı gerçekten izlemeye değerdi. Öyle bir uyum yakaladılar ki, birbirlerinin ne yapacağını adeta hissediyorlardı.
Oyunun Kaderi Değiştiren Anı
Mavi takım dokunulmazlık oyununu kazandığında, yüzlerindeki ifade paha biçilemezdi. Zafer sarhoşluğu mu? Hayır, daha çok derin bir rahatlama. Çünkü biliyorlardı ki bu galibiyet onları bir haftalığına güvence altına almıştı.
Peki ya kırmızı takım? Onlar için işler hiç de iç açıcı değildi. Dokunulmazlığı kaybetmekle kalmadılar, bir de eleme testiyle yüzleşmek zorunda kaldılar. Ve şunu itiraf etmeliyim - jüri üyelerinin karar vermekte zorlandığını görmek insanı gerçekten duygulandırıyor.
Jürinin Zor Kararı
Sibel, Arda ve Danilo... Üçü de masaya yatırdıkları lezzetleri değerlendirirken yüz ifadelerinden ne kadar zorlandıkları anlaşılıyordu. Kimi zaman kaşlarını çattılar, kimi zaman da bir tabağa hayranlıkla baktılar. Aslında bu durum bize şunu gösterdi: Gerçekten de her yemeğin arkasında bir hikaye var.
Eleme testine gelirsek... Kırmızı takımın üyeleri arasında kimin yarışmaya veda edeceği merak konusuydu. Ve sonunda o isim açıklandı: takımın bel kemiği sayılabilecek bir isim. Bu ayrılığın hem takım arkadaşlarını hem de jüriyi üzdüğünü söylemeden geçemeyeceğim.
Gelecek Bölümün Sürprizi
Programın sonunda gelecek hafta için verilen fragman ise izleyenleri adeta çıldırttı. Yeni bir yarışma formatı mı geliyor? Yoksa jüriden sürpriz bir karar mı? Bunları söylemek için henüz erken ama şunu rahatlıkla ifade edebilirim: MasterChef Türkiye izleyicisini yine şaşırtmaya hazırlanıyor.
Yarışmanın belki de en acı tarafı, her hafta birinin hayallerine veda etmek zorunda kalması. Ama unutmayalım - bu mutfakta kaybeden yok, sadece daha fazla öğrenme fırsatı bulan aşçılar var.
