Mesleğinde 30 yılı geride bırakan ve 10 binden fazla seans gerçekleştiren Fizyoterapist Cumhur Elmacı, at destekli tedavi yöntemi hippoterapi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Elmacı, bu yöntemin sektördeki yanlış uygulamalarına ve doğru bilinen yanlışlara dikkat çekti.
Hippoterapi Nedir, Ne Değildir?
Cumhur Elmacı, öncelikle hippoterapinin bir eğlence aktivitesi olmadığının altını çizdi. Bu yöntemin, atın hareketlerinin bir tedavi stratejisi olarak kullanılması olduğunu ve mutlaka sağlık lisansına sahip fizyoterapist, ergoterapist veya dil ve konuşma terapistleri tarafından uygulanması gerektiğini vurguladı. "Atın tedavi yapması" gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.
Elmacı, tedavinin bilimsel temelini şu sözlerle açıkladı: "Atın 'adeta' dediğimiz yürüyüşü sırasında, leğen kemiğinde oluşan ritmik hareketler, insanın yürüyüşündeki pelvis hareketlerine çok benziyor. Bu hareketler biniciye aktarıldığında, patolojik durum normale dönmeye başlıyor." Bu benzersiz hareket döngüsünün, sinirsel sinyaller yoluyla hastanın kas ve iskelet sistemini uyardığını ifade etti.
Kimler İçin Uygun, Riskler Neler?
Hippoterapinin 2 yaşından itibaren birçok hasta grubunda kullanılabileceğini söyleyen Elmacı, özellikle Down sendromlu bireyler için kritik bir uyarıda bulundu. Bu çocuklarda kafatası ve omurga birleşimindeki eklem gevşekliği nedeniyle, düşme anında boyun kırığı riski oluşabileceğine dikkat çekti. Bu nedenle Down sendromlu hastaların tedaviye alınmadan önce çok detaylı incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Yöntemin sadece çocuklar için değil, hareket kabiliyeti azalan yaşlı bireylerde de etkili sonuçlar verdiğini dile getiren Elmacı, tedavinin ortalama üç aylık bir süreç gerektirdiğini ve tek seferlik binmenin terapi sayılmayacağını ekledi.
Verimlilik ve Ailelere Uyarılar
Klinik ortamdaki fizik tedavi ile hippoterapiyi karşılaştıran deneyimli fizyoterapist, at üzerindeki çalışmanın verimliliğine vurgu yaptı. "30 dakikalık yorucu bir hippoterapi seansı, klinikteki iki saatlik çalışmaya bedeldir" diyen Elmacı, atın sağladığı sürekli tekrarlayan ancak hiçbiri birbirinin aynısı olmayan hareketlerin, motor öğrenmeyi hızlandırdığını belirtti.
Aileleri "merdiven altı" diye tabir edilen ehliyetsiz uygulamalara karşı uyaran Elmacı, şunları söyledi: "Sağlık personeli olmayan kişilerin çocukları ata bindirip dolaştırması 'terapi' değildir. Aileler ehliyetsiz kişilere itibar etmemeli. Ayrıca her at terapiye uygun değildir. Atların özel eğitim alması ve belirli kriterleri taşıması şarttır."
Son olarak Elmacı, tedavinin sadece fiziksel boyutuna değindi. İnsanın doğaya ve canlılara yönelik içgüdüsel yakınlığı anlamına gelen "biyofili" etkisiyle, atlarla etkileşimin mutluluk hormonları serotonin ve dopamin salgısını artırarak iyileşme sürecini desteklediğini sözlerine ekledi.