
Hamilelik, insan hayatındaki en büyüleyici serüvenlerden biri kuşkusuz. Ve bu yolculukta en çok merak edilen sorulardan biri de şu: Acaba kız mı, erkek mi? Toplumumuzda bu soruya cevap vermek için nesiller boyu aktarılagelmiş bir sürü 'yöntem' var ama işin aslı nedir dersiniz?
Mesela şu meşhur sabah bulantıları... Anneniz, teyzeniz, komşunuz mutlaka söylemiştir: 'Sabah bulantıların çoksa kız olur!' Peki ya bu, gerçekten doğru mu? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarına göre işin aslı hiç de öyle değil. Bulantıların şiddeti, plasentadan salgılanan hormonlarla ilgili aslında—bebeğin cinsiyetiyle değil.
Karnınız Yuvarlaksa Erkek, Sivriyse Kız mı?
Bir başka efsane daha! Karnın şekliyle cinsiyet tahmini yapmak neredeyse ulusal bir sporumuz. Oysa uzmanlar diyor ki: Karnın şekli tamamen annenin vücut yapısına, kas tonusuna ve bebeğin rahimdeki duruşuna bağlı. Yani bu konuda bahse girmenizi pek tavsiye etmem!
Peki Ya Diğer Halk İnanışları?
- Tatlı veya Ekşi Aşerme: Canınız tatlı çekiyorsa kız, ekşi ya da tuzlu çekiyorsa erkek olacağı söylenir. Bilimsel bir dayanağı var mı? Maalesef hayır.
- Annenin Güzelleşmesi veya Çirkinleşmesi: 'Anne güzelleşirse kız, çirkinleşirse erkek olur' lafına inananlar çıkabilir. Bu tamamen hormonal değişimlerle ilgili—cinsiyetle değil.
- Kalp Atış Hızı: Bebeğin kalbi dakikada 140'tan fazla atıyorsa kız, daha yavaşsa erkek denir. Keyifli bir tahmin oyunu olabilir ama tıbbi geçerliliği yok.
Aslında tüm bu efsaneler, hamilelik sürecini daha renkli ve heyecanlı kılmak için nesiller boyu süregelmiş tatlı birer folklorik öge. Ama iş ciddiye binince, gerçek cevabı öğrenmenin en kesin yolu ultrason muayenesi veya genetik testler. Onlar da genellikle 16-20. haftalarda net sonuç veriyor.
Yani sevgili anne adayları, bu tür halk inanışlarıyla stres yapmak yerine, doktorunuzun takibinde sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz en güzeli. Sonuçta önemli olan, bebeğinizin sağlıkla kucağınıza almak değil mi?