Uzmanlar, çocuklar ve gençler arasında giderek yaygınlaşan küfürlü dil kullanımının, basit bir kötü alışkanlık olarak değerlendirilmemesi gerektiği konusunda uyarıyor. Bu durumun altında yatan asıl sebebin, çocuğun öfke, hayal kırıklığı, dışlanmışlık gibi duygularını ifade edememesi veya fark edilme arzusu olabileceği belirtiliyor.
Dijital Dünya Küfrü 'Normal' ve 'Havalı' Gösteriyor
Uzman Psikolog Meryem Gözeten, çocukların küfür öğrenme kaynaklarının geçmişe kıyasla çok daha fazla olduğunu vurguluyor. Dijital platformların, küfür ve argo dilini maalesef normalleştirdiğini ve hatta 'cool' bir davranış olarak sunduğunu ifade ediyor. Çocuklar, sosyal medyada, çevrim içi oyunlarda ve kısa video içeriklerinde sıklıkla bu tür ifadelerle karşılaşıyor.
Gözeten, çocukların bazen küfrü bir 'dikkat çekme' veya 'güldürme' aracı olarak gördüğünü söylüyor. Burada önemli olanın kelimenin anlamı değil, çevreden alınan tepki olduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca, küfür eden çocuklarda şiddet eğiliminin de paralel olarak gelişme gösterebileceği uyarısında bulunuyor.
Duygu İfade Zorluğu ve Dil Yetersizliği Temel Sebep
Psikolog Gözeten, küfürlü konuşmanın hem nedeni hem de sonucu olarak dil kapasitesine dikkat çekiyor. Küfür eden çocukların genellikle duygularını ifade etmede zorlanan, dil zenginliği gelişmemiş ve sınır konulmamış çocuklar olduğunu belirtiyor. Küfrün, toplumun ve bireylerin sınır koyma becerilerinin zayıflaması ile duygu ifade kapasitesinin düşmesinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını savunuyor.
Özellikle öfke, hayal kırıklığı, dışlanmışlık gibi yoğun duygularını kelimelere dökemeyen çocuk, bu içsel yükü küfür diliyle dışa vurmaya çalışıyor. Bu alışkanlığın artık kız ve erkek çocukları arasında yaygın bir şekilde görüldüğü ifade ediliyor.
Ebeveynlere Kritik Görevler Düşüyor
Uzmanlar, küfür alışkanlığıyla mücadelede ebeveynlere büyük sorumluluk düştüğünün altını çiziyor. Araştırmalar, küfrün en çok model alınarak öğrenildiğini gösteriyor. Bu nedenle yetişkinlerin kullandıkları dili, televizyon karşısındaki yorumlarını, trafikteki tepkilerini kontrol etmeleri gerekiyor. Tüm bu davranışlar çocuklar için sessiz bir ders niteliğinde.
Çocuğa verilen sert tepkilerin durumu daha cazip hale getirebileceği, görmezden gelmenin ise normalleşmeye yol açabileceği uyarısı yapılıyor. Bunun yerine, çocuğa "Kızgın olabilirsin, ama duygularını ifade etmek için başka yöntemler var" mesajının verilmesi ve onun anlaşıldığını hissetmesi sağlanmalı. Özellikle babaların günlük dil kullanımlarını gözden geçirmelerinin önemi vurgulanıyor.
Meryem Gözeten, küfürlü dilin zamanla empatiyi azalttığını, iletişimi saldırgan bir hale getirdiğini ve diğer zorbalık türlerine dönüşebileceğini sözlerine ekliyor. Çocukların duygularını sağlıklı bir şekilde ifade edebilmeleri için kelime dağarcıklarını geliştirmeye yönelik desteklenmeleri büyük önem taşıyor.