Şu sosyal medya çılgınlığına bir de şu açıdan bakın: Anne babalar, farkında olmadan çocuklarının geleceğini riske atıyor olabilir mi? Cevap maalesef evet. 'Sharenting' denen bu modern çağ hastalığı, ailelerin çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada sınırsızca paylaşması anlamına geliyor.
Düşünsenize, bebeğinizin doğum anından tuvalet eğitimine kadar her şeyi paylaşıyorsunuz. Masumca, değil mi? Hiç de değil aslında.
Dijital Ayak İzi Daha Beşikte Başlıyor
Uzmanların dediğine göre, bir çocuk 13 yaşına geldiğinde -yani sosyal medya hesabı açma yaşına- ailesi tarafından ortalama 1300 fotoğrafı internete yüklenmiş oluyor. Bu inanılmaz bir rakam!
Psikolog Dr. Sevda Akar'ın dediği gibi: "Biz çocukken albümler dolusu fotoğrafımız vardı, şimdiki çocukların ise bulut depolama alanları dolusu... Ama bu fotoğraflar sadece aile albümlerinde değil, herkesin erişebileceği platformlarda."
Peki Ne Yapmalı?
- Önce kendinize şunu sorun: Bu fotoğrafı çocuğum 18 yaşına geldiğinde görmekten rahatsız olur mu?
- Paylaşım yapmadan önce gizlilik ayarlarınızı kontrol edin - herkese açık mı, sadece arkadaşlara mı?
- Okul üniforması, ev adresi gibi kişisel bilgileri ele verebilecek detayları kırpın
- Başka çocukların fotoğraflarını paylaşmadan önce mutlaka ailelerinden izin alın
Aslında mesele şu: Çocuğumuzun dijital kimliğini biz mi oluşturuyoruz, yoksa onların yerine mi karar veriyoruz? Bu soruyu kendinize sormanın tam zamanı.
Bir düşünün - siz çocukken anneniz babanız mahallenin bakkalına sizin tuvalet eğitimi sürecinizi anlatsaydı hoşunuza gider miydi? İşte sosyal medya da modern çağın mahalle bakkalından farksız aslında.
Unutmayın, bugün paylaştığınız o sevimli banyo fotoğrafı, yarın çocuğunuzun dijital kimliğinin bir parçası olacak. Ve bu kimlik -ne yazık ki- silinmesi çok zor bir şekilde internette kalacak.