Erzurum'un o meşhur soğuğu düşünüldüğünde, insan 'Kim çıkar bu havada dışarıya?' diye sorabilir. Ama onlar çıkıyor. Hem de tam 103 haftadır, her Çarşamba, hiç aksatmadan. Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları, Gazze'deki insanlık dramına kayıtsız kalamadılar bir kere.
Öyle bir dayanışma ki bu, belki de rakamlarla anlatmak yetersiz kalır. Tam 721 gün desem? Ya da neredeyse iki yıla yakın bir süre... Evet, inanması güç ama gerçek.
Soğukta Yanan Yürekler
Minik bir çocuğun 'Neden her hafta buradasınız?' sorusuna verdikleri yanıt her şeyi özetliyor aslında: "Biz sadece stetoskopla kalpleri dinlemiyoruz, yüreklerin sesini de duyuyoruz." Bu söz, mesleki sorumluluktan öte bir insanlık görevi yaptıklarının kanıtı.
Düşünsenize, kışın o dondurucu günlerinde bile terlikle, montsuz çıkanları görüp şaşırıyorsunuz ama onlar her hava koşulunda oradalar. Bir hemşire arkadaşım anlatmıştı: "Bazen öyle yorgun oluyoruz ki, ayakta zor duruyoruz. Ama Gazze'deki çocukların çektiğinin yanında bizim yorgunluğumuz nedir ki?"
Sessiz Çığlığa Kulak Vermek
En çok da şu dikkatimi çekti: Onlar sadece fiziksel varlık göstermiyorlar. Her biri adeta bir nevi sessiz çığlığa tercüman oluyor. Stetoskoplarıyla duyduklarından çok daha derin bir ses bu - insanlığın yardım çağrısı.
- Her hafta düzenli olarak toplanıyorlar
- Gazze'deki masum insanlar için dualar ediyorlar
- Farkındalık oluşturmaya çalışıyorlar
- Ve en önemlisi, umudu yaşatıyorlar
Bir doktor arkadaşımın dediği gibi: "Biz burada sadece nöbet tutmuyoruz, aslında insanlığa yeniden inanmayı öğreniyoruz."
Zamanın Ötesinde Bir Sadakat
103 hafta... Bu süre bir insanın hayatında ne ifade eder? Doğum günlerinden geçer, mevsimler değişir, hayat akıp gider. Ama onların Gazze sevdası hiç değişmemiş. Tıpkı Erzurum dağlarının karı gibi beyaz ve temiz kalmış yürekleri.
Belki de en güzeli, bu dayanışmanın sadece bir protesto olmaktan çıkıp bir yaşam biçimine dönüşmüş olması. Artık her Çarşamba, hastane personeli için sıradan bir iş günü olmaktan çıkmış. O gün, yüreklerinin bir parçasını binlerce kilometre öteye, Gazze'ye gönderdikleri gün olmuş.
Ve inanıyorum ki, bu ateş söndüğünde -ki sönmeyecek- dünyada en azından birkaç yürek daha insanlığın değerini hatırlamış olacak.