Gazze'deki Doktorların Çığlığı: 'Kitaplarda Okuduğumuz Kâbus Şimdi Gözlerimizin Önünde'
Gazze'deki Doktorların Çığlığı

Bazen gerçekler o kadar acımasız olur ki, kelimeler yetmez. Gazze'de çalışan bir doktorun anlattıkları, tam da bu hissi uyandırıyor. "Eskiden sadece tarih kitaplarında okurduk böyle şeyleri" diyor, sesi titreyerek. "Şimdi ise her gün birebir şahit oluyoruz."

Durum vahim. Öyle ki, hastanelerdeki koridorlar açlıktan bitap düşmüş çocuklarla dolu. Kimi anneler, bebeklerini emzirecek gücü kendilerinde bulamıyor. "Günde 3-4 hasta kaybediyoruz sadece yetersiz beslenmeden" diye ekliyor doktor.

Bir İnsanlık Dramı: Rakamların Ötesinde

Sayılar soğuk geliyor kulağa, değil mi? 10 bin, 20 bin... Ama bir de şu var: Gözleri çökmüş 5 yaşındaki Ahmed, elinde tuttuğu bayat ekmek parçasıyla 3 kardeşini doyurmaya çalışırken. Ya da 70 yaşındaki Fatma nine, torununa "Bugün yemek yok" demek zorunda kalırken.

  • Tıbbi malzeme eksikliği had safhada
  • Tek bir jeneratörle çalışan yoğun bakım üniteleri
  • Doktorlar 48 saat uyumadan nöbet tutuyor

Bir hemşirenin dediği gibi: "Artık ağlayacak gözyaşımız bile kalmadı." İnsan, duyduklarını sindirmekte zorlanıyor doğrusu.

Uluslararası Toplum Nerede?

Şu soru yakıyor herkesin dilini: Dünya bu vahşeti nasıl görmezden gelebiliyor? BM raporlarına göre Gazze nüfusunun %85'i gıda güvensizliği yaşıyor. Peki ya sonra? "Bizim için en kötüsü" diyor bir pediatri uzmanı, "çaresiz çocuk gözlerine bakmak."

Belki de en trajik olan, bu durumun ani bir felaket sonucu değil, aylardır süren bir insanlık suçu olması. Unutmayalım ki, her istatistiğin ardında Nuran'lar, Ali'ler, Yusuf'lar var...